Midemizdeki bakteri: İyi, kötü, çirkin

0
2178

Helikobakter oniki parmak barsak/mide ülseri ve mide kanseri riskini artırdığı bilinen bir bakteridir.

Helikobakter pylori 1983 te ilk defa keşfedilmiş, 2005 yılında Nobel ödülü alınmasına neden olmuştur . Bu keşiften önce yıllar boyu peptik ülser hastalığının nedeni olarak stres, baharatlı gıdalar ve aşırı mide asitliği suçlanmıştır. Daha sonraki yıllarda bu bakterinin bazı genetik türleri ile mide ülseri, oniki parmak bağırsak (duodenum) ülseri, mide kanseri, mukoza ile ilişkili lenfoid doku lenfoması (MALT) arasında çok güçlü ilişki kurulmuş. Bu bakteriyi tespit etmek serolojik testler veya üre nefes testi ile kolaydır. Helikobakter seroloji testlerinin duyarlılığı % 80, spesifitesi % 95 tir. Üre nefes testinin duyarlılığı % 94, spesifitesi % 98 dir.

Tedavi için 10-14 gün süre ile  bir veya iki antibiotik (amoksisilin, tetrasklin, metronidazol, klaritromisin) ranitidin, bizmut veya proton pompa inhibitörü ile birlikte kullanılır.

Tüm bu bilgiler birleştirilince Helikobakteri basit serolojik testler ile tespit etmek ve antibiotik ile tedavi etmek doğru gibi görülmektedir. Ancak olay o kadar basit değildir.

Şimdi bu noktada Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Örmeci hocaya kulak verelim:

Helikobakter Pylori’nin insanda mide ve oniki parmak bağırsağı ülseri, atrofik gastrit, maltoma ve mide kanseri gibi bir grup hastalığa yol açtığını dile getiren Prof. Dr. Necati Örmeci, şu bilgileri verdi: “Ancak bu bakterinin tüm tipleri bu hastalıklara yol açmaz. Sadece belli tiplerin ülser ve kanser gibi hastalıklara yol açtığı bilinmektedir. Helikobakter hijyenik koşulların kötü olduğu ortamlardan insanlara bulaşır ve geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerde görülme sıklığı artmaktadır. Türkiye’de yapılmış olan ciddi bir epidemiyolojik çalışmada her 100 kişiden 85 inde bu bakterinin varlığı gösterilmiştir.”

Helikobakter Pylori’nin mide kanserine yol açma riskinin ciddi araştırmalarda bu bakteri bulunmayan bireylere oranla 2-6 kat arasında değiştiğini belirten Prof. Dr. Örmeci,  “Malesef bu gerçek unutularak toplumda Helikobakter Pylori bulunan herkes mide kanseri olacakmış gibi yanlış bilgilendirilerek insanlar korkutulmakta ve gereksiz yere antibiyotikler reçete edilmektedir. Türkiye’de yılda 19 milyon Helikobakter Pylori reçetesi yazılmaktadır. Bu inanılması zor rakamlar ciddi ekonomiye sahip ülkeleri bile temelinden sarsabilmektedir.

Dünya Helikobakter çalışma grubu kimlere tedavi verileceğini bildirmiş bulunmaktadır. Sadece kan tetkiki veya nefes tetkikleri yaparak Helikobakter tanısı konulan herkese ilgili antibiyotiklerin reçete edilmesi hem ülke ekonomisine hem de hastaların bedenine önemli ölçüde zarar vermektedir. Endoskopik muayene yapılmadan kime Helikobakter tedavisi yapılacağı bilinemez. Bu nedenle gereksiz Helikobakter tedavisinden kaçınarak hem ülke ekonomisine hem de hastalarımıza zarar vermekten kaçınmalıyız” dedi.

Helikobakter o kadar kötü olmayabilir…

2015 yılı içinde buzullarda bulunan 5300 yıllık bir insan fosilinin Helikobakter bakterisini taşıdığı saptandı. Böylece Helikobakterin antik bir bakteri olduğu anlaşıldı.

Hastalık yapan Helikobakter bakterisinin bazı özel türleridir. Bunun dışındaki Helikobakter bakterisi doğal mikrobiotanın bir parçasıdır ve bazı açılardan vücüdumuz için faydalı olabilir.

Açlıkta midemizden grelin isimli açlık hormon salgılanır. Bu hormon beynimizde açlık sinyali oluşturur ve bizi yemek yemeye teşvik eder. Beslendiğimizde bu hormonun seviyesi azalır. Newyork Üniversitesinden Dr.Blaser,  Helikobaktersiz kişilerde beslenmeye rağmen serum grelin düzeyinin azalmadığını yani beynimizde sürekli açlık sinyali gittiğini göstermiştir. Yine aynı araştırmacı çocuklarda boğaz veya kulak infeksiyonu için verilen antibotiklerin pek çok hastada Helikobakteri öldürerek vücut yağında belirgin artışa neden olduğunu belirtmiştir.

Gözlemsel çalışmalar Helikobakter eliminasyonu gerçekte mide reflü riskini artırarak hem yemek borusu hastalığı hem de astım riski ile ilişkilendirmiştir. Yani bu bakteri astıma ve reflüye karşı koruyucu gibi gözükmektedir.

Dr.Barry Marshall, Helikobakterin keşfi, ülser ve kanser ile ilişkisinin ortaya konulmasındaki katkısı ile 2005 yılında Nobel ödülü almış bir bilim insanıdır. Dr.Marshall, Helikobakterin antibotik verilerek öldürülmesinin doğru olmadığını antibiotiklerin bağırsak florasını tahrip edeceğini uzun vadede zararlı olabileceğini ifade ederek yaptığı keşfin nelere yol açtığına şaşkınlığını ifade etmiştir.

Dr.Marsall ve Blaser aşırı antibiotik kullanan topluluklarda astım / obezite ile mücadelede H.Pylori kullanılabileceğini ifade etmiştir.

Dr.Blaser, helikobakter sıklığı son yıllarda dünyanın bazı bölgelerinde azalırken beklenildiği üzere ülser ve mide kanseri sıklığında azalma olmasına karşın,  yemek borusu kanseri sıklığının artışa dikkati çekmiştir. Helikobakterin kendisi  uzun bir zaman sürecinde bazen  H iyonunu tüketerek mide asit üretimini azaltabilir. Helikbakterin ortadan kaldırılması yemek borusunun daha fazla asit ile karşılaşması anlamına gelebilir.

H.Pylorinin tespit edilememesi bir gösterge olarak ta kullanılabileceği düşünülmektedir. Neyin göstergesi derseniz yaygın antibiotik kullanımı ile bozulan mikrobiotanın, artan hastalık riskinin bir göstergesi. Helikobakteriniz yok ise bağırsak floranız kötü demektir.

Gut dergisinde 12 yıllık periyotta 10000’e yakın kişide yapılmış bir çalışma yayınlandı. Çalışmada en zararlı H.Pylori türünü taşıyan kişilerin, inmeye bağlı ölüm risklerinde H. pylori enfeksiyonu olmayan kişilere göre %55 oranında bir azalma olduğunu saptadı. En zararlı türü taşıyan katılımcılarda  da %45 oranında daha az akciğer kanserine bağlı ölüm riski görüldüğü belirlendi.

Çalışmadan elde edilen verilerin çok önemli sonuçlar doğurabileceğini söyleyen Dr. Chen, şu bilgileri verdi: “Bu çalışmanın önemi, ABD popülasyonunun temsilcisi olan katılımcılardan oluşan uzun süreli izleme sahip bir çalışma olmasıdır. Genel H. pylorinin yanı sıra insan vücudu ile daha interaktif olan H. pylori cagA suşlarını da inceledik. H. pylorinin, gastrik kansere bağlı ölüm riskinin artması ile ilişkili olmasına karşın, tüm nedenlere bağlı ölüm riski ile ilişkili olmadığını saptadık. Bu bulgular, gastrik kanserin artık ABD’de yaygın olmadığına ilişkin önceki çalışmaları doğrulamaktadır. Ayrıca H. pylorinin inme ve akciğer kanseri riskinin azalması ile ilişkisi olduğunu saptadık. Bu etkiler, cagA suşunun daha güçlü olarak, insan sağlığındaki karışık rolünü göstermiştir.”

H. pylori, mideyi çevreleyen mukoza tabakasında yaşamaktadır ve yakın zamana kadar burada on yıllardır yaşamaktaydı. Tüm popülasyonunun yarısından fazlasının üst gastrointestinal yollarında H. pylori bulunmaktadır. Esas olarak aile arasında aktarılan bu bakteri genellikle 10 yaşından önce edinilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde H. pylori hala yaygın olmakla beraber daha iyi hijyen ve yaygın antibiyotik kullanımı sayesinde gelişmiş dünyada kaybolmaktadır. Bakalım bu durumun sonuçları uzun vadede ne olacaktır.

H.pylori ile ilgili dünyanın kabul ettiği bilgiler

Helikobakter tedavisi ile ilgili netleşmiş önemli noktalar şunlardır:

  • Sindirim sistemi yakınmaları araştırılmalı, alta yatan neden bulunmalı her şey Helikobakter pozitifliğine bağlanmamalıdır.
  • Helikobakter azalmış mide asidinde yaşar. Mide asidiniz geçici olarak azalsa bile bu aralıkta vücuda girer midedeki mukus tabakasının altına yerleşir ve burada iken artan mide asidinden korunur. Burada çoğalan helikobakter amonyak üreterek kendisini mide asidinden koruyan alkali bir bulut oluşturur.
  • Helikobakter pozitifliği toplumda çok yaygın (%60-80) olmasına rağmen mide kanseri (<%1), mide ve duodenum ülseri (% 8-10), MALT lenfoma %1 den az sıklıkla görülür. Bu nedenle sadece ailede birinci dereceden mide kanseri olan birey var ise Helikobakter araştırılmalıdır.
  • Helikobakter bakterisinin sadece bazı türleri patojendir. Tür tayini masraflı olur gerekçesi ile yapılmamaktadır ki bunu manidar bulmaktayım. Tür belirlense belki bu kadar antibiotik kullanılması gerekmezdi.
  • Çocuklarda çok sık görülen fonksiyonel karın ağrılarında Helikobakter tanı testi yapılmasına gerek yoktur.
  • Çocuklarda diğer nedenler dışlandıktan sonra düzeltilemeyen demir eksikliği anemisi için Helikobakter araştırılabilir.
  • Orta kulak iltihabı, üst solunum yolu enfeksiyonu, diş hastalıkları, yiyecek allerjisi gibi durumlar ile Helikobakter arasında herhangi bir ilişki bulunmamaktadır.
  • Helikobakter endoskopi sırasında tespit edilebilmesi için midenin antrum ve korpus kısmından biyopsi parçası alınmalıdır.
  • Üre nefes testi ve dışkıda antijen testi tanı amaçlı kullanılması önerilmez. Ancak Helikobakter temizlenip temizlenmediğini tespit etmede güvenilir bir testlerdir.
  • Kan, idrar, tükürükte H.pyloriye karşı gelişmiş IgG ve IgA antikorların saptanması güvenilir değildir.
  • Helikobakter araştırmasından 4 hafta önce antibotik, 2 hafta önce PPI kesilmelidir.
  • Helikobakter pozitif peptik ülser hastalığında tedavi verilmelidir.
  • Peptik ülser hastalığı yok ancak biyopsi ile tespit edilmiş H.pylori var ise tedavi verilebilir.
  • Asid azaltıcı ilaçlar (PPİ) Helikobakter bulaşma riskini artırır. Hatta  PPI tedavisi kesildikten üç hafta sonra bile azalmış mide asidi normal seviyeye ulaşamadığı bilinmektedir.

Aşırı antibotik kullanımı bakterilerin direnç kazanmasına neden olduğu düşünülürken artık yeni bazı çalışmalar antibotik suiistimalinin obezite, alerjik hastalıklar, iltihabi bağırsak hastalıkları, astım ve gastroözefagial reflüye katkıda bulunabileceğini ortaya konulmuş durumda. Düşünün her 100 kişiden 85 inde bu bakteri pozitif ancak mide kanseri bir kişiden az görülüyor ve biz geri kalan 84 kişiyi antibiotik ile tedavi etmeye çalışıyoruz.  Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2015 yılında Türkiye, binde 42,2’lik antibiyotik kullanım oranı ile dünyada birinci oldu. Gereksiz antibiotik kullanımını gerçekten önlemek mi istiyorsunuz işte size iyi bir başlangıç noktası.

Doç.Dr.Hasan Önal

Kaynaklar

  1. http://www.nytimes.com/2011/11/01/health/scientist-examines-possible-link-between-antibiotics-and-obesity.html?_r=0
  2. Hadley C. The infection connection. Helicobacter pylori is more than just the cause of gastric ulcers–it offers an unprecedented opportunity to study changes in human microecology and the nature of chronic disease. EMBO Rep. 2006 May;7(5):470-3.
  3. Chen Y, Segers S, Blaser MJ. Association between Helicobacter pylori and mortality in the NHANES III study. Gut. 2013 Sep;62(9):1262-9.
  4. Koletzko S, Jones NL, Goodman KJ, Gold B, Rowland M, Cadranel S, Chong S, Colletti RB, Casswall T, Elitsur Y, Guarner J, Kalach N, Madrazo A, Megraud F, Oderda G; H pylori Working Groups of ESPGHAN and NASPGHAN. Evidence-based guidelines from ESPGHAN and NASPGHAN for Helicobacter pylori infection in children. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 2011 Aug;53(2):230-43.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz