Otistik çocukların zehirlenmiş olabileceğini hiç düşünüdünüz mü ?

0
1646

AĞIR METAL HANGİ YÖNTEMLE SAPTANMALI?

Ağır metallerin varlığını saptamak için, kan saç ve idrardan alınan örneklerin özel yöntemlerle incelenmesi gerekmektedir. Başlıca ağır metal testleri şunlardır;

1. Kanda ağır metal testi
2. Saçta ağır metal testi
3. İdrarda ağır metal testi
4. İdrarda ağır metal testi (DMSA ile uyarılmış)
5. Dokuda ağır metal testi (ağır metallerin porfirin ile yaptığı bileşikler)

Toksik ağır metaller özellikle beyin gibi yağdan zengin doku ve organları seçip orada otururlar. Otistik çocuklar ağır metalleri organ ve dokulardan yeteri kadar hızla atamazlar. Dolayısıyla ağır metaller kana karışmadıkları için yeteri kana, saça ve idrara yeteri kadar geçmeyebilirler.

Örneğin yapılan bir araştırmada normal çocuklardan alınan saç örneklerinde referans aralıklarda (normal düzeylerde) ağır metallere rastlanırken, otistik çocuklarda bu düzey ya çok düşük ya da sıfır olarak saptanmıştır.

Yani hastada ağır metal yükü olmasına rağmen kanda, saçta ve idrarda yapılan ağır metal testi normal çıkabilir, bu da teşhisin atlanmasına neden olabilir. Bu testler ancak son zamanlarda maruz kalınan ağır metali gösterebilirler.

Ancak DMSA gibi bir şelasyon ajanının uygun dozda verilmesini takiben en az 6 saat sonrasında alınan kan, saç ya da idrar örneklerinde toksik ağır metalleri saptamak mümkün olabilmektedir.

Bu nedenle pratikte istenilmesi gereken en doğru test DMSA ya da başka bir şelatörle ile uyarılmış ağır metal testidir.

Bazen ağır metal dokuya o kadar sıkı yapışmıştır ki DMSA ile uyarılan örneklerde bile tespiti mümkün olamamaktadır. Çok sık görülmeyen bu durumda porfirin testi yapılması uygun olacaktır. Çünkü bu test ile doku içindeki ağır metali bile saptanabilmektedir.

Normal gibi görünen kişilerde de ağır metal boşaltımı

Normal gibi görünen kişilerde de ağır metal boşaltımı fazla olabilir mi? Tabii ki olabilir ve zaten olmaktadır da. Bu durum bazı hekimlerde ve hastalarda kuşkuya yol açmaktadır. Yani ağır metal yükünün fazla olması otizmin nedeni olmayabilir mi? sorusunu akla getirmektedir.

Aslında ağır metal değerleri ile klinik belirtiler arasında doğru bir orantı yoktur. Aynı ağı metal düzeylerinde klinik belirtiler hafif (yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon zafiyeti vb) olabileceği gibi otizm, Alzheimer hastalığı ya da şizofrenide olduğu gibi çok ağır da olabilir. Bu değişkenlik kişinin ağır metali boşaltma kapasitesi ile ilgilidir. Ayrıca kişinin beyin gelişiminin hızlı olduğu erken yaşta ağır metale maruz kalması da önemli bir etken olmaktadır. Az önce söylediğimiz gibi en ağır belirtiler DMSA ile bile ağır metal boşaltımı yapamayan kişilerde görülmektedir.

Bazen şelasyon uyguladığımız kişilerde 6 ay sonra x ağır metalinin daha da arttığı ve hatta daha önce normal sınırlarda olan bir y metalinin patolojik sınırlara geçtiğini görmekteyiz. Halbuki o sırada hasta klinik olarak daha iyiye gidebilmektedir.

Ağır metal yükü hiçbir zaman normal olarak kabul edilemez! Ağır metaller sıfır olmalıdır, yani sıfırın üzerindeki her değer patolojiktir. Bu nedenle bir X değerinin laboratuar normalleri arasında kalmasının hiçbir garantisi yoktur.

Çok yüksek ağır metal değerlerine sahip olan çocuklarda bile mutlaka, başka etiolojik faktörler de (kimyasal toksinler) araştırılmalıdır.

DMSA İLE UYARILMIŞ İDRARDA AĞIR METAL TARAMASI

Hasta gece son idrarını yapar.

Kilogram başına 30 mg miktarda DMSA’yı tek seferde ağızdan alınır. Maksimum doz 1800 miligramı geçmemelidir (1 tablet=100mg).

Hasta kapsül alamıyorsa, kapsülleri açıp içeriğini asitli olmayan herhangi bir gıdaya karıştırılarak verilir.

Sabah alınan ilk idrar temiz bir cam kaba alınır ve verilen özel örnek kabına en az yarısını dolduracak miktarda aktarılır. Eğer hasta çocuksa ve bez kullanıyorsa eczanelerde satılan idrar toplama torbalarını da kullanılabilir.

DMSA verildikten sonra idrar toplanması için gerekli süre 6 – 9 saattir. İlk 6 – 9 saat boyunca yapılan tüm idrarları bir arada toplanılır ve bu karışımdan alınanı örnek olarak götürülür.

Bu test halen Türkiye’de LS-MS aleti ile İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsünde yapılabilmektedir. Bu test zararlı bütün metalleri (cıva, kurşun, kadmiyum, alüminyum, uranyum vb) gösterirken aynı anda faydalı bütün metalleri de (selenyum, demir, lityum, çinko, magnezyum vb) aynı anda göstermektedir.

AĞIR METAL VE TOKSİN TEMİZLEME TEDAVİSİ

Ağır metal ya da toksin temizliği aylar ve hatta yıllar süren bir süreçtir. Deyim yerinde ise bir maraton gibidir. Tedavi çok yönlü olup sabırlı ve bilgili olmak şarttır. Tedavinin ana unsurları şunlardır.
Çevresel etkenlerin uzaklaştırılması

  • Uygun diyet uygulanması
  • Sindirim sisteminin düzeltilmesi
  • Doğal gıdaların kullanılması
  • Bağışıklık sisteminin desteklenmesi
  • Vücudun toksinleri temizleme yollarının desteklenmesi
  • Doğal veya kimyasal yollarla ağır metallerin uzaklaştırılması
  • Hiperbarik oksijen tedavisi
ŞELASYON TEDAVİSİ

Şelasyon cıva, kurşun, arsenik ve benzeri toksik ağır metallerin bazı ilaçlara bağlanarak vücuttan atılmasının (temizlenmesinin) sağlanmasıdır.

Temel olarak dört ilaç kullanılmaktadır:

DMSA (Di-Mercapto-Succinic Acid) en çok tercih edilen şelasyon ajanıdır.

DMPS (Di-Mercapto-Propane-Sulfonate) sık kullanılan diğer ajandır.

DMSA’nın geniş bir yelpazedeki zehirli metalleri (kurşun, cıva, arsenik, kalay, kadmiyum, nikel, tungsten, uranyum antimon, platin vb) bağladığı ve vücuttan attığı ispat edilmiştir.

İkinci sırada tercih edilecek ajan ise DMPS olmalıdır.

Saptanan metallerin özelliğine göre EDTA ve ALA da ilk iki sıradaki ajanlarla dönüşümlü olarak kullanılabilir.

Şelasyon tedavisi hangi şartlarda yapılabilir?

Şelasyon her otistik çocuğa uygulanabilecek bir tedavi yöntemi olmadığı gibi, deneyimli ve yetkin olmayan kişilerce uygulandığında ciddi zararlar verebilir. Bu tedavi öncesinde bu tedaviye gerek olduğu mutlaka kanıtlanmalıdır.

Bu tedavi sadece ağır metallerden etkilenen ve bu tedavinin uygulanabileceği özelliklere sahip yani böbrek, karaciğer ve kemik iliği hastalığı olmayan ve tedavi öncesinde yapılacak testlerle mevcut mineral düzeyleri yeterli bulunan çocuklara önerilebilir.

Bir diğer önemli konu da şelasyon tedavisi öncesinde glutatyon seviyesini normal düzeye getirmektir.
Glutatyon’un toksik ağır metalleri bağlayarak vücuttan atılmalarını sağlamak gibi çok önemli bir role sahip olduğu unutulmamalıdır.

DMSA ile yapılan şelasyon tedavisi esnasında çinko boşaltımı hemen hemen iki kat artmaktadır.
Bu nedenle çinko seviyesi tedavi öncesi ve esnasında izlenmeli ve normal seviyeyi koruyabilmek için gerektiğinde çinko takviyesi yapılmalıdır.

DMSA demir, kalsiyum ve magnezyum boşaltımını etkilemez; bakır boşaltımını ise artırır.

Bakır, otistik çocuklarda genellikle fazladır, bu yüzden bu atılım faydalıdır ancak bakır seviyesi tedavi öncesi ve esnasında yine de takip edilmelidir. Çünkü bakır düşüklüğü de zararlı bir durumdur.

Şelasyon tedavisinde, özellikle küçük çocuklarda ve ağızdan tedaviyi reddeden olgularda tercih edilmesi gereken ilaç veriliş biçimi ciltten emilim yoluyla olmalıdır. (transdermal) Bu zaten en güvenli yoldur.

Oral (ağız yoluyla) DMSA, temini kolay ve ucuz olması nedeniyle sıklıkla ilk tercih edilen ajan olmaktadır. Karaciğer yetersizliği olan olgularda ise rektal (makat) yol diğer bir alternatiftir.

Tedavinin yavaş ve optimal dozlarda olması, ağır metallerle birlikte atılabilecek faydalı minerallerin takip edilerek zamanında yerine konulabilmesine olanak sağlayacaktır.

Hızlı yapılacak bir tedavide ise pek çok organdan ve aynı anda kana çok miktarda ağır metal karışacaktır. Bu durumda beynin attığından fazlasıyla karşılaşması söz konusu olabilecektir (reexposure). Damar yolu ile yapılan (IV) şelasyon tedavisi (EDTA, ALA) bu nedenle ön planda önerilmemektedir. Unutulmamalıdır ki şelasyon bir “maraton” dur ve bu tedavide kısa mesafe koşucusu gibi davranılmamalıdır.

Şelasyon tedavisi öncesinde vücudun çeşitli fonksiyonlar için gereksinimi olan elementlerin düzeyi araştırılmalıdır. Varsa eksikler yerine konulmalı ve tedaviye bundan sonra başlanmalıdır. Ayrıca tedavi süresince de çocuklara mineral ve vitamin desteği verilmelidir. Bağırsak sorunları olan çocuklarda DMSA kullanılmasının mantar enfeksiyonlarını azdırabilir.

Şelasyon tedavisinin olası yan etkilerinin saptanması ve alınması gereken önlemler

Nadir de olsa karaciğer, böbrek ve kemik iliği olumsuz etkilenebilmektedir. Tedavi süresince uygun aralıklarla mineral düzeylerinin yanı sıra ilgili tetkikler 2-3 ay gibi aralıklarla tekrarlanarak hastayı yakından takip etmek önemlidir.

DMSA temelde idrar yoluyla atıldığı için böbrek fonksiyonları kontrol (kan kreatini, kan üresi) edilmelidir.

Kemik iliği baskılanmasına yol açabilme olasılığına karşın kan bulgularını kontrol etmek gereklidir (tam kan sayımı).

Karaciğere zarar verebilme olasılığına karşın karaciğer fonksiyonlarını kontrol etmek (ALT, AST, GGT).

KLOROFİL İÇEREN BİTKİLERLE ŞELASYON

Kimyasal toksin ve ağır metallerin vücuttan uzaklaştırılmasında klorofilden zengin gıdaların önemi büyüktür. Yeşil sebzelerin ortalama klorofil içeriği % 0.5’den daha azdır. Yosunlar ve çimler (klorella, spirulina, mavi-yeşil alg, deniz börülcesi, buğday çimi, arpa çimi) ise daha fazla klorofile sahiptirler. Yeşil algler içinde en yüksek (%3-5) klorofil içeren bitkiler klorella ve spirulinadır. Bu yosunların %20’sini fibröz (telsi) kabuk, %80’ini ise iç kısım oluşturur.

Toksinler ve ağır metallerin çoğu kandan bağırsağa atılır. Atılan bu zararlı maddelerin bir kısmı dışkı ile boşaltılırken geri kalan kısmı tekrar emilerek kana geçer. Klorella ve spirulinanın fibröz (telsi) kabuk kısmındaki mukopolisakkaritler ağır metalleri, böcekkıranları (pestisid), DDT, hidrokarbon ve polikarbonları tutarak vücutta birikimini önler. Burada bulunan klorofil içeriği zengin otlar ve yosunlar toksinlerin tekrar emilmesini engellerler.

Klorella veya spirulina gibi yosunlar Japonların yosun yemekleri (suşi) gibi çok sağlıklıdır. Çok miktarda vitamin, mineral, amino asit ve diğer besin maddelerini içerirler. Klorella ve spirullinada insan vücudu için gerekli nerdeyse bütün maddeler bulunur.

Klorellada bulunan maddeler

  • Yüksek miktar (%58) ve kalitede protein: Bütün amino asitleri içerir.
  • Bütün B kompleks vitaminleri (B12 dahil).
  • C vitamini
  • E vitamini
  • Beta-karoten.
  • Makromineraller: Kalsiyum, magnezyum, potasyum.
  • Mikromineraller: Çinko, selenyum, demir
  • Omega-3 yağ asitleri: GLA.
  • Mukopolisakkaritler
  • Nukleik asitler (RNA & DNA): %13
  • Klorofil
  • Klorella büyüme faktörü: %18

Klorella veya spirulinanın diğer özellikleri

  • Klorella veya spirulina demir boşaltımını artırmaz. Tam tersine demir içerdikleri için kan demir düzeyini artırır.
  • Klorella veya spirulina birkaç gün içinde ağız kokusunu giderir; pis dışkı kokusunu da giderir.
  • Klorella veya spirulina klorofilaz ve pepsin gibi sindirim enzimlerini ihtiva eder.
  • DMSA’dan farklı olarak klorella bağırsakta veya spirulina mantarların üremesini artırmaz. Tam tersine bağırsakta bulanan probiyotiklerin (laktobasiluslar) normalin 4 kat daha fazla üremesini sağlar.
  • Klorella ya da spirulina alan kişilerde ilk günlerde gaz, kramp, kabızlık ve ishal gibi bağırsak hareketlerinin artış belirtileri görülebilir.
  • Klorella büyüme faktörünün yaşlanmayı önleyici bir etkisi vardır.
  • Klorella Büyüme Faktörü (KBF) bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı etkilidir.
  • KBF ve klorellanın içerdiği yüksek miktarlardaki DNA ve RNA sinir ve diğer doku hücrelerinin tamirine yardımcı olur.

Klorella-Spirullina/Dozaj

  • Erişkin bir insan günde üç gram klorella veya spirulina idame dozu olarak yeterlidir.
  • 5-7 gram daha etkili olacaktır.
  • Ağır metali olan erişkin kişilerde önerilen toplam doz günde en az 10 gramdır; 20 grama kadar çıkılabilir.
  • 30 kg bir çocuk için 5 gram, 10 kg’lık bir çocuk için 3 gram uygun olur.
  • Spirulina ve klorella benzer özelliklere sahip olsalar da farklı özellikleri nedeni ile kombine edilmeleri daha iyi olabilecektir.
  • 2 kısim spirullina/ bir kisım klorella alınması önerilmektedir.
EPSOM TUZU (MAGNEZYUM SÜLFAT) BANYOSU
  • Sülfatlar ağır metal temizliğine yardımcı olur, bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Otistik çocukların çoğunda hem magnezyum hem de sülfatlar düşüktür.
  • Magnezyum sülfat suya koyulduğunda magnezyum ve sülfata ayrışır.
  • Her iki molekülde deriden emilir. Sülfatın etkisi 7-8 saat kadar sürer.
  • Magnezyum sülfat tozunu kaynar suda iyice eritin.
  • Küvetin içine dayanılabilecek kadar sıcak su koyun ve içine magnezyum sülfatlı suyu ilave edin.
  • Başlangıçta yarım çay bardağı magnezyum sülfat tozu kullanın ve daha sonra tolere ettikçe 1-3 çay bardağına kadar çıkın.
  • Yan etkiler: Huzursuzluk ve hiperaktivite olursa dozu azaltın. Banyo suyu yutulursa ishal yapar.
  • Küvet içinde en az 20 dakika kalınmalıdır.
  • Banyodan sonra isterseniz durulanmaya ve kurulanmayabilirsiniz.
  • Magnezyum sülfat derinizde beyaz toz şeklinde kalır ve etkisi devam eder.
  • Magnezyum sülfat kimya ve ecza depolarında kilo ile satılır.

Sonuç

Belki herkes farkında, ama konunun yeterince önemsenmediği açık. Otistik çocukların hemen hepsi zehirlenmiş vaziyette ve sorunun önü alınamıyor. Artık konu akademik bir tartışma olmaktan çıkmalıdır. Bu bir halk sağlığı sorunudur ve sivil ve resmi kuruluşlar otizme ya da diğer nöropsikiatrik hastalıklara neden olan çevresel toksinlere karşı mücadeleye başlamalıdırlar. Aksi halde torunlarımızın belki de çocuklarımızın bu Dünya’da yaşama şansı kalmayacak.

Prof. Dr. Ahmet Aydın
besahmet@yahoo.com

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD
Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı

KAYNAKLAR

  • Aronsson AM; Lind B, Nylander M, Nordberg M; Dental amalgam and mercury. Biol Metals 1989; 2:25-30
  • Baird G, Simonoff E, Pickles A et al., Prevalence of disorders of the autism spectrum in a population cohort of children in South Thames: the special needs and autism project (SNAP), Lancet 368 (2006) (9531), pp. 210–215.
  • Baker SM. Clinical strategies in autism. In: Rimland B, ed. DAN!(Defeat Autism Now!) Spring 2002 Conference Practitioner Training. San Diego, CA: Autism Research Institute; 2002. www.antismresearchinstitute.com
  • Barregard L, Lindtedt G, Shutz A, et al. Endocrine function in mercury exposed chloralkali owkers. Occup Environ Med 1994, 51 (8)536-540.
  • Bertrand J, Mars A, Boyle C, et al. Prevalence of autism in a United States population: the Brick Township, New Jersey, investigation. Pediatrics 2001; 108:1155-1161.
  • Biagazzi M, Pierlguigi E; Autoimmunity and heavy metals. Lupus 1994;3:449-453.
  • Bjorkman L, Sandborgh-Englund G, Ekstrand J. Mercury in salvia and feces after removal of amalgam fillings. Toxicol Apply Pharmacol 1997;144:156-162.
  • Blaxill MF, Baskin DS, Spitzer WO. Commentary: Blaxill, Baskin, and Spitzer on Croen et al. (2002), the changing prevalence of autism in California. J Autism Dev D/sord 2003;33:223-226.
  • California Department of Developmental Services. Autistic Spectrum Disorders Changes in the California Caseload An Update: 1999 through 2002. Sacramento, Calif.: State of California; 2003.
  • Chang YC, Yeh C, Wang JD. Subclinical neurotoxicity of merucyr vapor revcelaed by a multimodality evoked potential study of chloralkali workers. Amer J Ind Med 1995;27(2):271-279.
  • Clarkson TW; Mercury – an element of mystery. N Engl J Med. 1990;323:1137-1139
  • Dondero F, Lenzi A, Lombardo F, Gandini L; Therapy of immunologic infertiilty. Acta Eur Fertil 1991;22:139-145
  • Duhr E, Pendergrasss C, Kasarskis E, Slevin J Haley B; Mercury induces GTP-tubulin interactions in rat brain similar to those observed in Alzheimer’s disease. FASEB J 1991; 5:456.
  • Edelson SB, Cantor DS. Autism: xenobiotic influences. Toxicol Ind Health 1998;14:799-811.
  • Escheverria D, Hever N, Martin MD, Naleway CA, Woods JS Bittner AC; Behavioral effects of low level exposure to mercury among dentists. Neurotxicoly Teratol 1995;17:161-168
  • Frombonne E. Prevalence of childhood disintegrative disorder. Autism, 2002; 6(2): 149-157.
  • Frustaci A, Magnavita N, Chimenti C, et. al; Marked elevation of myocardial trace elements in idiopathic dilated cardiomyopathy. J Am Coll Cardiology 1999;33:1578-83
  • Gerhard I, Monga B, Waldbrenner A, Runnebaum B Heavy metals and fertility. J Toxicol Environ Health 1998;21;54(8):593-611
  • Gerhard I, Frick A, Monga B: Diagnosis of mercury body burden. Clin Lab 1997;43:637-647
  • Harrison IA; Some electromchemical features of the in vivo corrosion of dental amalgams. J Appl Electrochem 1989;19: 301-310
  • Hirsch F, Kuhn J, Ventura M, Vial MC, Fournie G, Druet P; Production of monoclonal antibodies. J Immunol 1986;136:3272-3276
  • Hultman P, Johansson U, Turle S,J, et al: Adverse immunological effects and autoimmunity induced by dental amalgam and alloy in mice. FASEB J 1994;8:1183-1190
  • Kidd PM. Attention deficit/hyperactivity disorder (ADHD) in children: rationale for its integrative management. Altern Med Rev 2000;5:402-428.
  • Klassen CD. Heavy metals and heavy-metal antagonists. In: The Pharmacological Basis of Theraputics, 8th edition(Gilman AC, Rall TW, Niew AS, Taylor P, eds) pp. 1598-1602. Pergamon Press, New York 1990.
  • Korvatska E, Van de Water J, Anders TF, Gershwin ME. Genetic and immunologic considerations in autism. Neurobiol Dis 2002;9:107-125.
  • Lorschider, F, Vimy MJ, Summers, AO: Mercury exposure from “silver” tooth fillings: Emerging evidence questions a traditional dental paradigm. FASEB J 1995; 9:504-508
  • Marek M. Dissolution of mercury vapor in simulated oral environments. Dent Mater 1997 Sep;13(5):312-5.
  • Mark R Blaxill. What’s Going On? The Question of Time Trends in Autism. Public Health Rep. 2004; 119(6): 536–551.
  • McFadden SA. Phenotypic variation in xenobiotic metabolism and adverse environmental response: focus on sulfur-dependent detoxification pathways. Toxicology 1996;111:43-65.
  • Mitchell SC, Waring RH. The deficiency of sulfoxidation of S-carboxymethyl-L-cysteine. Pharmacol Ther 1989;43:237-249.
  • Moszczynski P, Lisiewica J, Bartus R, et al. Lymphocytes T and NK cells in men occupationally exposed to mercury vapors. Int J Occup Med Environ Health 1995 8(1):49-56.
  • Newschaffer CJ, Falb MD, Gurney JG. National autism prevalence trends from United States special education data. Pediatrics 2005;115:e277-e282.
  • Ngim CH: Chronic neurobiological effects of elemental mercury in dentists. Br J Indust Med 1992;49:782-790
  • Nierenberg DW, Nordgren RE, Chang MB, et al. Delayed cerebellar disease and death after accidental exposure to dimethylmercury. N Engl J Med. 1998;338(23): 1672-1676
  • Nylander M, Frierg I, Lind B; Mercury concentrations in the human brain and kidneys in relation to exposure from dental amalgam fillings. Swed Dent J 1987;11:179-187
  • Pendergrass JC, Haley BE, Vimy MJ, et al. Mercury vapor inhalation inhibits binding of GTP to tubulin in rat brain: similarity to a molecular lesion in Alzheimer diseased brain. Neurotoxicology. 1997;18(2):315-24.
  • Pendergrass JC, Haley BE. Inhibition of brain tubulin-guanosine 5′-triphosphate interactions by mercury: similarity to observations in Alzheimer’s diseased brain. Met Ions Biol Syst. 1997;34:461-78.
  • Rodier P, Hyman S. Early environmental factors in autism. Ment Retard Dev Disabil Res Rev 1998; 4:121-128.
  • Rowlands AS, Baird DD, Weinberg CP, Shore DL, Shy CM, Wilcos AJ. The effect of occupational exposure to mercury vapor on the fertility of female dental assistants. Occup Environ Med 1994;51:28-34.
  • Rutter M. The Emanuel Miller Memorial Lecture 1998. Autism: Two-way interplay between research and clinical work. J Child Psychol Psychiatry 1999;40:169-188.
  • Schwartz J. Low-level lead exposure and children’s IQ: a meta-analysis and search for a threshold. Environ Res 1994;65:42-55.
  • Siblerud RL; The relationship between mercury from dental amalgam and mental health. Am J Psychotherapy 1989;18:575-587Stokstad E. Development. New hints into the biological basis of autism. Science 2001;294:34-37.
  • Skare I, Engqvist A., Human exposure to mercury and silver released from dental amalgam restorations. Arch Environ Hlth 1994;49:384-394
  • Summers AO, Wireman J, Vimy MI, Lorscheider FI, Marshall B, Levy SB, et al; Mercury released from dental Asilver@ fillings provokes an increase in mercury and antibiotic-resistant bacteria in oral and intestinal floras of primates. Antimicrob Agents and Chemother 1993;37:825-834
  • Svare CW, Peterson LC, Reinhardt JW, Boyer DB, et.al; The effects of dental amalgams on mercury levels in expired air. J Dent Res 1981;60:1668-1671
  • Toxicological Profile For Mercury. U.S.Department Of Health & Human Services, Agency for Toxic Substances and Disease Registry, March 1999 Published by Division of Toxicology/Toxicology Information Branch, 1600 Clifton Road NE, E-29, Atlanta, Georgia 3033
  • The toxicological profile of mercury. 1994 publication by the US Department of Health and Human Services (Agency for Toxic Substances and Disease Registry, Division of Toxicology; 1600 Clifton Road NE E-29, Atlanta, GA 30333).
  • Vimy MJ, Lorscheider F; Intra-oral air mercury released from dental amalgam. J Dent Res 1985;64:10069-1071
    WHO. Inorganic Mercury. Geneva, Switzerland: World Health Organization, International Programme on Chemical Safety. 1991 Vol 118.
  • World Health Organization. Environmental Health Criteria. 118, Inorganic Mercury (Friber I, ed) WHO Geneva 1991.
    Yeargin-Allsopp M, Rice C, KarapurkarT, etal. Prevalence of autism in a US metropolitan area. JAMA 2003;289:49-55.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz