Kanser sanki bulaşıcı bir hastalık salgını gibi, sürekli artıyor… Tıptaki ilerlemeler kanserdeki artışı azaltmadığı dizginleyemiyor da. Kanser ölüme en çok sebep olan hastalık unvanı için koroner kalp hastalığı ile yarışmakta. ABD’de 1900’lü yıllar başında kanserden ölüm bütün ölümlerin %3’ünü oluştururken, günümüzde bu oran %24’e çıkmıştır. Herkes mucize bir ilaç ya da aşı ile kanserin tedavisinin olabileceğini sanıyor. Halbuki yaygın kanının aksine kanserin nedenleri büyük ölçüde belli. Kötü ve/veya kalitesiz beslenme, toksinler ve iltihaplar (mikrobik ya da mikrobik olmayan) bilinen kanser nedenlerinin %90’ından fazlasını oluşturuyor. Yediğimiz yiyeceklerin nerdeyse hepsinin doğal yapısı işlenirken bozuluyor. İçtiğimiz sudan, soluduğumuz havaya, yemek yaptığımız kaplara kadar nerdeyse her şey zehirli maddelerle dolu. Aşırı kâr hırsı yüzünden doğanın tahrip olması, kanser ilaçları ve kanserli hasta bakımının çok para kazandırması koruyucu hekimlik ilgili zaten çok etkili olmayan tedbirleri iyice cılızlaştırıyor. Doğayı tahrip etmesek, alınacak önlemlerle kanseri büyük ölçüde engelleyebilir ve hatta var olanların şiddetini azaltabiliriz.
Bültenimizin bu sayısında editörümüz Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın 7 Haziran 2007 tarihinde İstanbul Devlet hastanesinde (SSK Samatya) yaptığı konuşmasının slaytlarını izleyeceksiniz. Halka açık bu konferans İstanbul Sağlık Müdürlüğünün “Hasta Okulu” toplantılarından biriydi. Oldukça geniş olan bu dosyayı kaçırmayın.
