Tıp Budur: Akıl giren bedene doktor girmez

0
1382

En “kutsal” insani değerlerin bile paranın saltanatı altına girdiği şu çağda, insanın ve insan sağlığının en kaba biçimleriyle çıkar malzemesine dönüşmesi kaçınılmazdı. Tıpta, sağlıkta, siyasette, her yerde sürekli biçimde şarlatanların, değer hırsızlarının baskın çıkması, iyi insanı insan için çalışmaktan vazgeçiremeyeceği gibi, iyi hekimi de doğru bildiği yoldan ayıramaz. Bu kitap gerçek tıp bilimine; kazanç için değil, insan için sağlık hizmetine bir arka çıkıştır. Beslenme bülteni izleyicilerinin iyi bildiği gibi geçen yıllarda editörümüz Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın da yazarları arsında bulunduğu ‘Tıp bu değil I ve II’ isimli kitaplar çıkmış ve sağlık camiasında büyük yankılar uyandırmıştı. Şimdi bu seriden ‘Tıp Budur’ isimli yeni bir kitap çıktı. Bu kitap diğerlerinden farklı olarak daha önceki kitaplarda belirtilen sorunların çözümü ile ilgili. İzleyicilerimize hararetle tavsiye ederiz.

Tıp Budur: Akıl giren bedene doktor girmez

Arka kapağında şunlar yazıyor:

“Tıp Bu Değil” kitaplarını ülkenin gündemine sokan ekip şimdi de “Tıp Budur” diyor.

En “kutsal” insani değerlerin bile paranın saltanatı altına girdiği şu çağda, insanın ve insan sağlığının en kaba biçimleriyle çıkar malzemesine dönüşmesi kaçınılmazdı. Tıpta, sağlıkta, siyasette, her yerde sürekli biçimde şarlatanların, değer hırsızlarının baskın çıkması, iyi insanı insan için çalışmaktan vazgeçiremeyeceği gibi, iyi hekimi de doğru bildiği yoldan ayıramaz. Bu kitap gerçek tıp bilimine; kazanç için değil, insan için sağlık hizmetine bir arka çıkıştır.

Kitabın önsözü ise içeri hakkında geniş bilgi vermekte:

Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu’nun önsözü

2012 ve 2013 de yayınladığımız Tıp Bu Değil ve Tıp Bu Değil 2 adlı kitaplarla ülkemizde ve dünyada tıp adı verilen “bilim” veya “kurumun”, aynı zamanda tıp mesleğinin icrası temeline dayanan sağlık hizmetlerinin toplum ve insan açısından yarar-zarar dengesini irdelemiştik. Tıp bilimi ilaç tekellerinin güdümüne girmişti. Sağlık hizmetleri iktidarların “şecaat arz etme” aracı olmuştu. Hekimlik mesleği karizması ve otoritesiyle insan doğasını, meşakkati ve kontrolden çıkan mesuliyetiyle hekimleri eziyordu. Medya sağlık sorumluluğu vitriniyle ürkü tellallığı yapıyor, “aşırı tıp” her kanaldan günlük yaşama sızıyordu. Sağlık Bakanlığı artan poliklinik ve ameliyat sayılarıyla övünüyordu.

Bu gidiş hem dünya, hem ülke çapında yaşanıyordu. Hekimlerin çoğu, diğer sağlık çalışanları ve hastalar mutsuz, ilaç ve tıbbi cihaz üreticileri mutluydu. Tetkik, ilaç, ameliyat ve hatta bire bir hasta-hekim görüşmelerinin insan sağlığına yarar yerine zarar getirici yönü o kadar öne çıkmaya başlamıştı ki, bunları ortaya koyup insanlara vereceği zararı hafifletmeye çalıştığınızda meslek dışı kalmak gibi bir durum ufukta görünüyordu. Ünlü hekimlik düsturu “Primum nihil nocere” (önce zarar verme) adeta “Et non tanget” (sakın dokunma) olarak anlaşılacaktı…Hatta modern tıbbın istismarından kaçarken alternatif tıbba kuyruğu kaptırmak söz konusu olacaktı. Bunu istemiyorduk oysa ki.

Tabii insanın veya toplumun sağlıklı olması için koruyucu önlemler daha önemliydi. Hatta bu sorumluluk “koruyucu hekimlik” paradigmasını aşarak sektörler arası bir niteliğe bürünüyordu. Temiz çevre, yeterli ve eşit gelir dağılımı, doğru beslenme ve hareketlilik, yapılaşmanın ve doğa tahribinin önüne geçilmesi, trafiksiz, savaşsız ve stressiz yaşam hekimliği de sağlık bakanlığını da aşıyordu. Ama hastalıklar elbette olacaktı. Hastalıkların tedavisinde gelinen noktadaki olumsuz tutumlar da belki yalnızca bu olmasa da, yine hekimlerin doğru yaklaşımları benimsemesiyle aşılacaktı. Bunun arayışı içinde meslektaşlarımızdan görüşler alıp okurlarımızın erişimine sunmayı tasarladık. Çeşitli dallarda başka yerde kolay rastlayamayacağınız bilgi ve öneriler ortaya çıktı.

Kitabımız 18 ayrı yazı-söyleşiden oluşuyor, 19 yazarımızın katkılarıyla ortaya çıktı. Daha önce internet ortamında yayımlanmış olan bazı yazılarımıza gelen bazı yorumları ve yanıtlarını da yazıların altında yayımladık.

İlk yazımız çocuk sağlığıyla ve hastalıklarıyla ilgili. O bölümü ben yazdım (Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu). Çocuklar hastalandıklarında yapılması gerekenlerle ilgili alışılagelmişin dışında yaklaşımlar ifade ediliyor. Ayrıca daha önemlisi onların hastalanmamaları. Bunun için yapılması gerekenler.

İkinci bölümün konusu olan “çocuklarda ateşli nöbet ve başlıca nörolojik sorunlar” çocuk nöroloğu arkadaşımız Doç. Dr. Bülent Kara tarafından ele alındı. Sadece hasta yakınlarına değil, hekimlere de belli durumlarda ne yapılması gerektiğini anlatıyor.

Kadın hastalıkları ve doğum konusunda iki uzman arkadaşımız Dr. Gürsel Erkılınç ve Dr. Medet Yılmaz’la cidden anlamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Özellikle gebe takipleri ve doğum konusunda ne hekimlerin ne vatandaşlarımızın bilmediği birçok gerçek açığa vuruldu, önemli ipuçları verildi.

Kalp damar hastalıkları konusunu Prof. Dr. Gülümser Heper dostumuz ele aldı. Bu yazıda ulusal çapta ciddiye alınması gereken çok önemli bir projesini sundu arkadaşımız. Alanı üstünde ne kadar birikimli, araştırmacı ve yenilikçi olduğunu bildiğimizden bu projenin hem tıp çevreleri hem de siyasilerce de incelenmesini hassasiyetle öneririm.

Akıl ve ruh sağlığımızı, bu alanda bilinmesi gereken en önemli noktaları üç uzman arkadaşımızla birlikte enine boyuna inceledik. Hemen herkesin bir şeyler bilip konuştuğu bir ortamda sanırım en özet ve en güvenilir pratik bilgilere, temel yaklaşımlara bu yazıyla daha yakın olacaksınız. Söyleşimize katılan psikiyatri uzmanı arkadaşlarımız Dr. Bülent Akman, Dr. Mutluhan İzmir ve Dr. Nihat Beşikçi.

Çocuk psikiyatrisinde otizm konusunu da kısaca konu üstüne uzmanlaşmış bir çocuk psikiyatristi arkadaşımıza Doç Dr. Şahika Gülen Şişmanlar’a sorduk.

Kanser kalp hastalıklarından sonra en büyük ölüm nedeni. Tedavisinde adım adım da olsa gelişmeler, iyileşmeler yaşanıyor, ama kanser vakaları da her geçen yıl artıyor. Gerçekten artıyor mu? Buna karşı ne yapmak gerekir? Bu hayati soruları Radyasyon onkolojisi uzmanı Dr. Ali Rıza Üçer dostumuza  yönelttik, sıcağı sıcağına en yeni bilgileri ondan aldık.

Peki çocuk kanserlerinde durum ne? Tedavide neredeyiz. Yine sıcağı sıcağına en güncel bilgiler ve bileninden en derli toplu durum değerlendirmesi ve yine can verici bazı öneriler. Prof. Dr. Alp Özkan’dan.

Sigara çok önemli bir sağlık sorunu. Sigaraya karşı kişiler ne yapabilir. Sigarayı nasıl bırakabilir. Devlet ne yapmalı. Bu işin gizli suçluları kimler. Konu üstünde çok uzun zamandır emek veren Doç. Dr. Osman Elbek’ten çarpıcı açıklamalar. Medyanın reklam ağzıyla konuşmuyoruz, gerçekten çarpıcı, yaşamsal önemde ifşaatlar.

Beni bilenler “tamam, bu olmasa eksik kalırdı ” diyeceklerdir. Beslenme doğruları ve yanlışları. Sizler için tüm belli başlı diyet-beslenme tarzlarını artıları ve eksileriyle gözden geçirdim, ortaya koydum. Okumak ve seçim yapmak size kalmış.

Bel ağrıları genelde öteki ağır sağlık problemleri yanında hafife alınır. Ama bir kez geldi mi insanın başına “şakülü kayar”, çok da yaygındır. Prof. Dr. Murat Döşoğlu dostumuz o konudaki belli başlı noktaları özetledi bizlere.

Çok çok önemli bir yazı. Meslek hastalıklarıyla ilgili. Dünyadaki ve ülkemizdeki çok büyük bir katliam ne yollarla ve kimlerce gizleniyor. Tek başına bu yazı bu kitabı basmak için yeterli motivasyonu sağlar. Okuyun, siz karar verin. Meslek hastalıklarına on yıllarını vermiş Prof. Dr. İbrahim Akkurt yazdı.

İş yeri hekimliği nedir, nasıl ele alınmalıdır? Yine sağlık sistemimizin, tıbbımızın hafife aldığı çok çok önemli bir konu. Dr. Akif Akalın arkadaşımız yazdı.

Cilt hastalıkları ve kozmetik sorunların da ilginizi çekebileceğini düşünüyorum. Çok kişinin merakını uyandıran ve hayli medyatik bir konu. Bunu da dermatoloji uzmanı kardeşim Dr. Salih Küçükoğlu’na yazdırdım. Daha doğrusu yaz dedim, yazmadı; onunla bu söyleşiyi bizzat ben yaptım, Düzce Sazköy’de, Tekir Köy Evi’nde.

Genç diş hekimi arkadaşımız Onur Şahin bize internetten ulaştı. “Tıp Bu Değil’in 3. Kitabı çıkarsa ben de katkıda bulunabilir miyim?” diye sordu. 3. Kitabı düşünmüyoruz, ama “Akıl Giren Bedene Doktor Girmez” diye bir çalışmamız var dedik, o da yazısını gönderdi. “Tıp Bu Değil” ruhu taşıyan bu yazının ağız ve diş sağlığınıza katkısı olacağına, kafanızdaki bazı soru işaretlerini gidereceğine inanıyoruz.

Sporcu muayeneleri konusu önemsediğimiz bir alandı. Konuyu ülkede en iyi bilenlerden çocuk kardiyoloğu Doç. Dr. Taner Yavuz’dan bir yazı aldık. Bu yazıyı internet ortamında yayımladıktan birkaç gün sonra milli tekvandocumuz Seyithan Akbalık’ı bir uluslar arası karşılaşmada kaybettik. Umarım yetkililer ve konuyla ilgilenenler de bu sorunu önemserler.

Diyabet- yani şeker hastalığı. Çok yaygın, giderek daha da yaygınlaşıyor, ama toplumda en az bilinen konulardan biri. Tip 1 ve Tip 2 diyabet nedir? Farkı nelerdir. Diyabetlilerin yaşadıkları günlük pratik sorunlar. Konuya genelden ve günlük uygulamadan nasıl bakmalı? O konuyu yine ben yazdım.

En sonda da sosyal hizmet uzmanı arkadaşımız Gülşen Aytar’ın elinden-beyninden çıkma güzel bir anı-öykü anlatı var. Sağlık hizmetine farklı bir şekilde nasıl yaklaşırız. Bunun uygulamalı bir örneğinin duygusal bir dışa vurumu.

Değerli okurlar,

Üzülerek görüyoruz ki, her geçen yıl, her geçen ay ülkemizde paragözlük, yolsuzluk, etik dışı hal ve tavırlar daha da güçleniyor, siyasette, seçimlerde, meslekte, günlük yaşamda böyle kişi ve çevreler kazanıyor, ödüllendiriliyor. Buna rağmen bizler mesleğimiz ve insanlığımız gereği halka ve hele hastalara hiç kızmamalı, iyi hekimliğin ruhuna uygun davranmayı sürdürmeliyiz.

Gerek “Tıp Bu Değil”i çıkaran ve ona destek veren, gerekse bu elinizdeki kitabı çıkaran, ona destek veren hekim arkadaşlarımız insanbu.com adıyla, adresiyle kurduğumuz bir sitede de yazmakta. Bu bir düşünce sitesi, kültür sitesi aslında. Tıp ve sağlıkla ilgili yeni tartışmaları, yazıları izlemek, eski yazıları okumak istiyorsanız insanbu.com adresini tıklamanız yeterli.

Dr. İlknur Arslanoğlu

Kitabı internetten sağlayabilmeniz için bir adres: http://www.ilknokta.com/kitap/ilknur-arslanoglu/tip-budur-akil-giren-bedene-doktor-girmez.htm

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz