Nöropsikiatrik hastalıkların tedavisinde probiyotiklerin önemi

0
2315

Son yıllarda kronik hastalıklar ile bağırsak florası arsındaki ilişkiyi gösteren onlarca araştırma çıkmaktadır. Ama belki de en çok gözden kaçan hastalık grubu nörolojik ve psikiatrik hastalıklardır. Bültenimizin bu sayısını editörümüz Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın 1 Mart 2014 tarihinde ‘Yetişkin ve Çocuklarda Probiyotikler’ Dergisinde yayınlanan konu ile ilgili yazısına ayırdık.

NÖROPSİKİATRİK HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE PROBİYOTİKLERİN ÖNEMİ

Modern tıbbın kurucusu Hipokrat “Bütün hastalıklar bağırsaktan başlar. Bağırsak hasta ise vücudun geri kısmı da hastadır.” demiştir. Fakat günümüz tıbbı maalesef bağırsak bozuklukları ile hastalıklar arasındaki güçlü ilişkiyi önemli ölçüde göz ardı etmektedir.

Bildiğiniz gibi erişkin bir insan bağırsak florasında 100 trilyon (1,5 kg) probiyotik (dost bakteri) bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının yaklaşık 10 katı kadardır. Sayıları 500’ün üzerinde olan bu bakteriler normal bağırsak florasını oluştururlar. Probiyotikler 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsak mukozasını koruyucu bir tabaka şeklinde döşer. Probiyotiklerin çok sayıda hayati fonksiyonları vardır1 (Tablo 1).

Tablo 1. Probiyotiklerin fonksiyonları

  • Sindirim enzimlerinin (proteazlar, lipazlar, amilazlar, disakkaridazlar vb) sentezini artırmak.
  • Vitaminlerin  (K2, B1, B2, B3, B6, B12, folik asit, biyotin ve pantotenik asit) sentezini yapmak.
  • Nörotransmitterlerin (serotonin, dopamin, asetilkolin, dopamin, GABA vb) sentezini yapmak.
  • Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
  • Toksinleri ve patojen mikroorganizmaları nötralize etmek.
  • Enflamasyon ve oksidatif olayları baskılamak.

Normal şartlarda bağırsakta bulunan patojen bakteri ve mantarların oranı %10-15’i geçmez. Sayıları düşük olduğu müddetçe bu mikroorganizmalar probiyotikler ile kontrol altına alınırlar. Eğer patojen mikroorganizmalar egemenliği ele geçirirlerse – ki buna disbiyozis deniyor- çok sayıda hastalığa neden olurlar (Tablo 2).

Bağırsak florası bozukluğuna bağlı hastalıklar

Son yıllarda yoğunlaşan araştırmalar Hipokrat’ın yüzyıllar önce belirttiği gibi bağırsak bozukluklarının çok sayıda hastalığın temel nedeni olduğunu göstermektedir.  Bu hastalıklarda çeşitli mide bağırsak şikayetleri olur (Tablo 3).

Tablo 2. Bağırsak florası bozukluğuna bağlı hastalıklar

  • Kabızlık
  • Kronik ishal
  • Uyarılgan bağırsak sendromu
  • Ülseratif kolit
  • Aşırı gaz
  • Gastrit
  • Glüten enteropatisi ya da entoleransı
  • Kronik yorgunluk
  • Tekrarlayan enfeksiyonlar
  • Romatizmal hastalıklar
  • Alerjik hastalıklar
  • Mültipl skleroz
  • Baş ağrısı
  • Öğrenme bozuklukları
  • Konuşma bozuklukları
  • Kişilik bozuklukları
  • Otizm
  • Dikkat eksikliği
  • Şizofreni
  • Depresyon
  • Obsesif-kompulsif bozukluk
  • Bipolar bozukluk
  • Tip I Diyabet
  • Otoimmün hastalıklar

Tablo 3. Bağırsak flora bozukluklarında gözlenen sindirim sistemine ait belirtiler

  • Karın ağrısı, şiddetli gaz sancıları, geceleri uyanma
  • Ağrı hissinin azalması (sindirilmemiş kazein ve glütenin morfin etkisi)
  • Kabızlık, bazen ishal
  • Sindirilmemiş yiyecek parçaları, yağlı dışkılama
  • Gaz çıkarma / geğirme, pis koku
  • Ağız kokusu, ağızda pamukçuk
  • Keçi pisliği gibi ya da kum kum dışkılama

Nöropsikiatrik hastalıklar ve probiyotikler

İnsanların aynı embriyolojik kökenden gelişen iki sinir sistemi vardır;

1. Beyin ve omurilikten oluşan merkez sinir sistemi

2. Bağırsaklarda bulunan gastrointestinal sinir sistemi

Bu iki sinir sistemi arasındaki bağlantıyı n.vagus sağlar. Bağırsaklardan beyine giden enformasyon, beyinden bağırsağa gidenden çok daha fazladır. Bu bağlamda önemi yeteri kadar anlaşılmamış olsa da bağırsaklardaki sorunların nöropsikiatrik hastaların oluşumunda rol oynamaları kaçınılmazdır. Gerçekten de son yıllarda yoğunlaşan araştırmalar bu hastalıkların nerdeyse tamamında bağırsak florası bozuk olduğunu (disbiyozis) göstermektedir.

Bu nedenle sindirim sistemi nöropsikiatrik hastalarda beslenmeyi sağlayacağına çok önemli bir toksin kaynağı olmaktadır. Disbiyozis sırasında sayıları artan patojenik mikropların toksinleri bağırsak çeperini tahrip ederek (bağırsak geçirgenliğini artırarak) kana geçerler ve oradan da beyine giderler. Bağırsaktan beyine akan bu toksisite beyinin normal fonksiyonlarını yapmasını engeller.

Patojen mikroplar bir taraftan amino asitler, vitaminler ve omega-3 yağ asitleri gibi besleyici maddelerin emilimini azaltarak, diğer taraftan da enflamatuar sitokinler ve oksidan maddelerin oluşumunu artırıp otoimmüniteyi uyararak sinir sisteminin bütünlüğünü bozarlar.

Probiyotikler-Nörotransmitterler

Probiyotiklerin çeşitli nörokimyasalları ürettiğini bildirmiştir 2. Bunların başında anksiyete ve depresyonda çok önemli bir rolü olan olan GABA (inhibitor nörotransmitter) gelir. Probiyotiklerin en öneml üyeleri olan Lactobaciluslar ve Bifidobacterlerin glutamattan GABA oluşturduğu gösterilmiştir3,4.

Yine önemli bir nörotransmitetter olan serotonin (5-HT) duygudurum (mood) dahil birçok fonksiyonları olan antidepresif bir amino asit türevidir. Probiyotikler bağırsaklarda, sinir sisteminde sentezlenenden çok daha fazla serotonin üretirler 5,6.

Bunların dışında probiyotikler astilkolin, norepinefrin, dopamin gibi diğer önemli nörotransmitterlerin yapımını da artırırlar 7,8.  Probiyotiklere bu özelliklerinden dolayı piskobiyotik de denmektedir.

Bağırsak bakterileri-Davranış bozuklukları

Sun yıllarda yapılan bir araştırmada normal bağırsak florası olmayan farelerde ciddi davranış bozuklukları saptanmıştır9. Aynı araştırmada çeşitli nörokimyasal bozuklukların bu davranış değişikliklerine eşlik ettiği gözlenmiştir.

Depresyon-Bağırsak florası

Bilindiği gibi majör depresyon çok önemli bir hastalık tablosudur ve popülasyonun en az %5’inde görülmektedir.  Bu tablonun oluşumunda enflamatuar sitokinler ve oksidan maddelerin önemli rolleri vardır.  Ama gözden kaçan en önemli faktör bağırsak florasının bozulmasıdır.   Stres bağırsak florasını bozduğu gibi, bağırsak florasınının bozukluğu da strese yol açar.

Probiyotiklerin depresyon tedavisinde kullanılması ilk kez 2005’te önerilmiştir 10. Daha sonra bu konuda tedavi çalışmaları da yapılmıştır. Örneğin Messaoudi ve arkadaşları L. helveticus R0052 ve B. longum probiotik kombinasyonu verilen hastalarda psikolojik stresin ve idrar serbest kortizolünün azaldığını saptamışlardır11.

Benton ve arkadaşları probiyotikten zengin yoğurt verilen kişilerde 3 hafta içinde duygudurum ve kognitif fonksiyonlarda olumlu değişiklikler olduğunu gözlemişlerdir12.

Rao  ve arkadaşları probiyotik (Lactobacillus casei) takviyesi yapılan kronik yorgunluk sendromlu hastalarda anksiyetenin azaldığı gözlenmiştir13,.

Uyarılgan Bağırsak Sendromu / Probiyotikler/Depresyon/Anksiyete

Uyarılgan bağırsak sendromu olan hastalarda depresyon ve anksiyete sık görülür. Yapılan araştırmalar probiyotiklerin bu semptomları bariz bir şekilde azalttığını göstermiştir 14, 15.

Otizm-bağırsak florası

Otistik çocukların önemli bir bölümünün bağırsaklarında faydalı bakteri oranı düşük, zararlı bakteri ve mantar oranı ise fazladır 16-30. Zararlı bakteri ve mantarların çıkardığı toksinler mental fonksiyon ve davranışlarda bozukluklara yol açarlar.  Bağırsak floraları düzeltilen çocuklar çok önemli psikososyal gelişimler olmaktadır.

Williams ve arkadaşları otizmli çocukların yarısından fazlasının bağırsaklarında Sutterella isimli bir bakteri saptanmıştır 30. Otizmi olmayan, fakat bağırsak sorunları olan çocuklarda bu bakteri saptanmamıştır. Yani Sutterella sadece otizme özgüdür. Bu bakterinin varlığı otistik çocuklarda saptanan davranış bozukluklarına katkıda bulunabilir.

MS-Probiyotikler

Otoimmün ansefalomiyelitli hayvanlara probiyotikler verildiğinde MS aktivitesinin süprese olduğu görülmüştür 31-35. Araştırmaların sadece birinde böyle bir etki olmamıştır 36.

Kandidalar-Nöropsikiatrik semptomlar

Bağırsak florası bozulduğunda en çok üremesi artan patojenler kandidalardır. Popülasyonun çok önemli bir bölümünde kandidaların aşırı arttığı saptanmıştır37,38.

Bağırsak kandida oranının artması ve faydalı bakterilerin azalması beyin çalışma özelliklerini bozarak baş ağrısı, baş dönmesi, dengesizlik, başta hissedilen ses, uyku bozuklukları, yorgunluk hali, unutkanlık, depresyon, mizaç değişiklikleri, görme sorunları; mide-bağırsak sistemini bozarak uyarılgan bağırsak sendromu, distansiyon, kabızlık vb.; kokulara karşı hassasiyet, geçmeyen prostat ve vajinal iltihaplar, tekrarlayan sistit ve böbrek enfeksiyonları, kronik sinüzit, geniz akıntısı, egzama, kas ve eklem ağrıları, astım benzeri yakınmalar ve de özellikle her türlü alerjik yakınmalara neden olabilir.39

Kandidalar unlu ve şekerli gıdaları piruvat’a sonradan asetaldehid ve karbondioksit’e dönüştürür. Asetaldehid ise hem karaciğer hem de mantarlar tarafından etil alkol’e dönüştürür40. Yani bir tarafından şeker veriyorsunuz, diğer taraftan saf etil alkol alıyorsunuz. Hastalarda görülen bu çakırkeyiflik hali şekerli gıdalara bağımlılığınızı artırıyor ve daha fazla şeker tüketiyorsunuz. Şekerler de mantarların üremesini artırarak tam bir kısır döngüye girmenize neden oluyor. Mantarların insanlarda oluşturduğu klinik tabloya sarhoş hasta sendromu deniliyor .

Pratik yolla kandidaların tespiti

Her ne kadar kültür kadar hassas olmasa da aşağıdaki testi kendiniz yapabilirsiniz 39.

Sabah aç karnına, bir bardak içme suyuna tükürülür. Normalde su yüzeyinde hava kabarcıkları dışında bir görüntünün oluşmaması gerekir. Suda bulanıklık, bulutsu görünüm, su dibinde çöküntü görülmesi testin pozitif olduğunun işaretleridir.

Bağırsak florasının normale döndürülmesi

Bağırsak florası bozukluğu mikrobiyolojik testlerle ortaya konulabilir (Bağırsak flora tarama testi). Bağırsak florasını düzeltmek oldukça zordur. Uygun bir diyetle ve tedaviyle ancak bir-iki yıl içinde tam anlamıyla düzelebilir. Bağırsak florasının normale döndürülmesinde en önemli etken un ve şekerden fakir bir diyetin kullanılmasıdır. Çünkü mantarlar şekerli ortamda üreme hızlarını iki yüz katına kadar artırabilirler.

Bağırsak florasının zenginleştirilmesi 41

Geleneksel yemek kültürlerine baktığımızda insanların diyetinin en az yarısının fermente edilmiş gıdalar olduğunu görürüz. Bizim ülkemiz için başlıca fermente gıdalar yoğurt, kefir, peynir, zeytin, ekşi hamur ekmeği, balık, tarhana, sirke, boza, şalgam suyu ve turşulardır. Maalesef son yıllarda gıda endüstrisi gıdaların raf ömrünü artırmak için (UHT, pastörizasyon vb.) probiyotikleri tahrip etmektedirler.

Artık ekşiyebilen bir yoğurdu, ekşi maya ile yapılan bir ekmeği şehirlerde bulmanız oldukça zordur.  En önemli probiyotik kaynaklarından biri turşulardır. Mesela lahanayı ele alalım, bu sebzeyi ancak 2-3 ay taze bir şekilde yiyebilirsiniz. Ama lahanayı turşu yaparsanız bütün bir yıl boyunca yiyebilirsiniz. Üstelik lahana turşusu taze lahanadan çok daha besleyici bir gıdadır. Örneğin probiyotiklerden vitaminlerden ve sindirici enzimlerden son derece zengindirler. Bir porsiyon turşudan 10 trilyon probiyotik alabilirsiniz. Hâlbuki en güçlü probiyotik preparatı bile nadiren 10 milyar koloniden fazlasını içerir. Sindirim enzimleri sindirime yardımcı olurken birçok toksinin de nötralize edilmesini sağlarlar.

Bağırsak florasının zenginleştirilmesinde önce geleneksel fermantasyon ürünleri (turşu, keçi sütünden mayalanmış yoğurt, kefir, peynir, darıdan yapılan boza, doğal sirke vb) tüketilir.  Bunlar yeterli olmuyorsa piyasada satılan probiyotikler preparatlar da diyete ilave edilir.

Uzun süredir probiyotiklerden fakir gıdalarla beslenen ve bağırsak florası normal olmayan kişilere probiyotiklerden zengin gıdalar verilirken dikkatli olmak gerekir.

Bağırsak florası normal olmayan kişilerin bağırsağında çok sayıda patojen mikroplar vardır. Birden bire yoğun probiyotik alınırsa, probiyotikler hastalık yapan mikropları öldürür. Bu mikroplardan çıkan çok sayıda toksinler kana geçerek hastanın rahatsızlıklarını artırır. Hastalarda geçici bir süre hiperaktivite, davranış bozuklukları, uyku sorunları, hırçınlık ve saldırganlığı arttırabilir. Ancak bu geçici bir durumdur ve bu ekstradan oluşan toksinlerin vücuttan atılımını takiben ortadan kalkar. Buna İngilizcede ‘die-off reaction’ denir.  Aslında bu bir ‘iyileşme krizi’dir. Bu durumu önlemek için probiyotiklere ya da probiyotik gıdalara küçük miktarlarda başlanarak daha sonra yavaş yavaş artırılır. Örneğin turşu verilirse önce 1 tatlı kaşığı turşu suyu verilir. Daha sonra bu miktar artırılır. En sonra turşunun kendisi yine az miktarla başlanarak giderek artırılır. En sonunda bir porsiyona çıkarılır. Böylece hastalık yapan mikroplar yavaş yavaş ölür.

Doğal yollar ile kontrol edilemeyen hastalara sindirim enzimleri takviyesi, patojen mikroplara karşı antibiyotikler ve ticari probiyotikler verilir.  Antibiyotik tedavisi sırasında da dikkatli olmak gerekir. Çünkü birden bire ölen patojen mikropların toksinleri daha önce anlattığımız iyileşme krizine neden olabilir. Bu durumu önlemek için antibiyotiklere küçük dozlarda başlanır ve daha sonra doz yavaş yavaş artırılır.

Prof. Dr. Ahmet AYDIN

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanı

www.beslenmebulteni.com

e-posta: besahmet@yahoo.com

KAYNAKLAR

  1. Berg RD. The indigenous gastrointestinal microflora. Trends Microbiol 1996; 4:430-435.
  2. Lyte M.  Probiotics function mechanistically as delivery vehicles for neuroactive compounds: Microbial endocrinology in the design and use of probiotics. Bioessays. 2011; 33:574–581.
  3. Schousboe A, Waagepetersen HS. GABA: Homeostatic and pharmacological aspects. In: Tepper JM, Abercrombie ED, Bolam JP, editors. GABA and the Basal Ganglia: From Molecules to Systems. Amsterdam: Elsevier Science Bv, 2007;9–19.
  4. Barrett E, Ross RP, O’Toole PW, Fitzgerald GF, Stanton C.  γ-Aminobutyric acid production by culturable bacteria from the human intestine. J Appl Microbiol 2012; 113:411–417.
  5. Collins SM, Bercik P. The relationship between intestinal microbiota and the central nervous system in normal gastrointestinal function and disease. Gastroenterology. 2009; 136:2003–2014.
  6. Desbonnet L, Garrett L, Clarke G, Bienenstock J, Dinan TG. The probiotic Bifidobacteria infantis: An assessment of potential antidepressantproperties in the rat. J Psychiatr Res. 2008; 43:164–174.
  7. Roshchina VV. Evolutionary considerations of neurotransmitters in microbial, plant, and animal cells. In: Lyte M, Freestone PPE, editors. Microbial Endocrinology: Interkingdom Signaling in Infectious Disease and Health. New York: Springer, 2010: 17–52.
  8. Lyte M. Probiotics function mechanistically as delivery vehicles for neuroactive compounds: Microbial endocrinology in the design and use of probiotics. Bioessays 2011;33:574–581.
  9. Neufeld KM, Kang N, Bienenstock J, Foster JA. Reduced anxiety-like behavior and central neurochemical change in germ-free mice. Neurogastroenterol Motil. 2011;23(3):255-64.
  10. Logan AC, Katzman M. Major depressive disorder Probiotics may be an adjuvant therapy. Med Hypotheses. 2005; 64:533–538.
  11. Messaoudi M, Lalonde R, Violle N, Javelot H, Desor D, Nejdi A, et al. Assessment of psychotropic-like properties of a probiotic formulation (Lactobacillus helveticus R0052 and Bifidobacteriu longum R0175) in rats and human subjects. Br J Nutr 2011; 105:755–764.
  12. Benton D, Williams C, Brown A. Impact of consuming a milk drink containing a probiotic on mood and cognition. Eur J Clin Nutr 2007; 61: 355–361.
  13. Rao AV, Bested AC, Beaulne TM, Katzman MA, Iorio C, Berardi JM, Logan AC. A randomized, double-blind, placebo-controlled pilot study of a probiotic in emotional symptoms of chronic fatigue syndrome. Gut Pathog 2009;1:6.
  14. O’Mahony L, McCarthy J, Kelly P, Hurley G, Luo F, Chen K, et al. Lactobacillus and bifidobacterium in irritable bowel syndrome: Symptom responses and relationship to cytokine profiles. Gastroenterology. 2005; 128:541–551.
  15. Dapoigny M, Piche T, Ducrotte P, Lunaud B, Cardot JM, Bernalier-Donadille A. Efficacy and safety profile of LCR35 complete freeze-dried culture in irritable bowel syndrome: A randomized, double-blind study. World J Gastroenterol 2012;18:2067–2075.
  16. Song Y, Liu C, Finegold SM. Real-time PCR quantitation of clostridia in feces of autistic children. Appl Environ Microbiol. 2004 Nov;70(11):6459-65.
  17. Finegold SM, Molitoris D, Yuli Song Y et al. Gastrointestinal microflora studies in late-onset autism. Clin Infect Dis. 2002 Sep 1;35 (Suppl 1):S6-S16.
  18. Sandler RH, Finegold SM, Bolte ER, Buchanan CP, Maxwell AP, Väisänen ML, Nelson MN, Wexler HM. Short-term benefit from oral vancomycin treatment of regressive-onset autism. J Child Neurol. 2000 Jul;15(7):429-35.
  19. D’Eufemia P, Celli M, Finocchiaro R et al. Abnormal intestinal permeability in children with autism. Acta Paediatr. 1996;85(9):1076-9.
  20. Horvath K, Papadimitriou JC, Rabsztyn A, Drachenberg C, Tildon JT. Gastrointestinal abnormalities in children with autistic disorder.   J Pediatr.1999;135(5):559-63.
  21. Finegold SM, Molitoris D, Song Y et al. Gastrointestinal microflora studies in late-onset autism. Clin Infect Dis. 2002;35(Suppl 1):S6-S16.
  22. White JF. Intestinal pathophysiology in autism. Exp Biol Med (Maywood). 2003;228(6):639-49.
  23. Parracho HM, Bingham MO, Gibson GR, McCartney AL. Differences between the gut microflora of children with autistic spectrum disorders and that of healthy children. J Med Microbiol. 2005;54(Pt 10):987-91.
  24. Boukthir S, Matoussi N, Belhadj A et al. Abnormal intestinal permeability in children with autism. Tunis Med. 2010 Sep;88(9):685-6.
  25. Buie T, Campbell DB, Fuchs GJ 3rd, et al. Evaluation, diagnosis, and treatment of gastrointestinal disorders in individuals with ASDs: a consensus report. Pediatrics. 2010;125 Suppl 1:S1-18.
  26. de Magistris L, Familiari V, Pascotto A et al. Alterations of the intestinal barrier in patients with autism spectrum disorders and in their first-degree relatives. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 2010;51(4):418-24.
  27. Williams BL, Hornig M, Buie T, et al. Impaired carbohydrate digestion and transport and mucosal dysbiosis in the intestines of children with autism and gastrointestinal disturbances. PLoS One. 2011;6(9):e24585.
  28. Williams BL, Hornig M, Buie T et al. Impaired carbohydrate digestion and transport and mucosal dysbiosis in the intestines of children with autism and gastrointestinal disturbances. PLoS One. 2011;6(9):e24585.
  29. Adams JB, Johansen LJ, Powell LD, Quig D, Rubin RA. Gastrointestinal flora and gastrointestinal status in children with autism–comparisons to typical children and correlation with autism severity. BMC Gastroenterol. 2011;11:22.
  30. Williams BL, Hornig M, Parekh T, Lipkin WI. Application of novel PCR-based methods for detection, quantitation, and phylogenetic characterization of Sutterella species in intestinal biopsy samples from children with autism and gastrointestinal disturbances. MBio. 2012;3(1).
  31. Ezendam J, de KA, Gremmer ER, van Loveren H (2008) Effects of Bifidobacterium animalis administered during lactation on allergic and autoimmune responses in rodents. Clin Exp Immunol 154:424–431
  32. Yokote H, Miyake S, Croxford JL, Oki S,  Mizusawa H, Yamamura T. NKT cell-dependent amelioration of a mouse model of multiple sclerosis by altering gut flora. Am J Pathol. 2008;173(6):1714-23.
  33. Lavasani S, Dzhambazov B, Nouri M et al (2010) A novel probiotic mixture exerts a therapeutic effect on experimental autoimmune encephalomyelitis mediated by IL-10 producing regulatory T cells. Plos One 5:e9009
  34. Ochoa-Repáraz J, Mielcarz DW, Wang Y et al (2010) A polysaccharide from the human commensal Bacteroides fragilis protects against CNS demyelinating disease. Mucosal Immunol 3:487–495
  35. Takata K, Kinoshita M, Okuno T et al (2011) The lactic acid bacterium Pediococcus acidilactici Suppresses autoimmune encephalomyelitis by inducing IL-10-producing regulatory T cells. PLoS ONE 6:e27644
  36. Ezendam J, van Loveren H (2008) Lactobacillus casei Shirota administered during lactation increases the duration of autoimmunity in rats and enhances lung inflammation in mice. Br J Nutr 99:83–90
  37. William G. The Yeast Connection: A Medical Breakthrough. Crook Vintage; 1986
  38. Ray C, Wunderlich Jr.The Candida-Yeast Syndrome, McGraw-Hill; 1998
  39. http://www.beyindoktoru.com/sarhos-hasta-sendromu.htm
  40. Truss CO. Metabolic abnormalities in patients with chronic candidiasis: the acetaldehyde hypothesis. Journal of Orthomolecular Psychiartry 1984;13: 66-93.
  41. Aydın A, Kınacı C. Otizme çözüm var. Hayy Kitap, 2013

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz