Fiziksel engellilerde egzersiz

0
1207

En gelişmiş ülkelerde bile nüfusun %10’undan fazlası fiziksel ya da zihinsel bir engellilik taşımaktadır.

Bu önemli rakama rağmen ne yazık ki fiziksel engellilere kondisyon kazandıracak eğitimli ve deneyimli (hastaneler ve klinikler dışında) çok az personel bulunmaktadır. Yazarımız egzersiz terapisti Serkan Yimsel bültenimizin bu sayısında, bir fiziksel engelli ile çalışırken nelerin bilinmesi gerektiği konusunu işliyor.

FİZİKSEL ENGELLİLERDE EGZERSİZ

Spor ve sağlık arenasında birçoğumuz, fiziksel engellilik üzerine çok az bilgi ve deneyime sahibiz. Sözüm tabii ki fiziksel engeli olmayan ya da bu durumda bir akrabası ya da arkadaşı bulunmayan antrenörler ya da terapistler için geçerli. Ancak unutulmamalıdır ki, yaşımız ilerledikçe, vücudumuz belli bir oranda giderek daha az fonksiyonel olmaktadır. Bence bu da fiziksel engelliliğin bir türüdür.

En gelişmiş ülkelerde bile nüfusun %10’undan fazlası fiziksel ya da zihinsel bir engellilik taşımaktadır. Bu önemli rakama rağmen ne yazık ki fiziksel engellilere kondüsyon kazandıracak eğitimli ve deneyimli (hastaneler ve klinikler dışında) çok az personel bulunmaktadır. Bu yazımdaki amacım, gerek bir beden eğitimi dersi sırasında olsun, gerekse bir sağlık ve ‘fitness’ tesisinde olsun, bir fiziksel engelli ile çalışırken nelerin bilinmesi gerektiği konusunda bir rehber kaynak oluşturmaktır.

Her şeyden önce, fiziksel engellilere hasta gözüyle bakılmamalıdır. Hasta olan bir kimse, genelde eğer tedavisine devam etmez ise, sorun giderek daha da ciddi bir hale gelir. Ancak fiziksel engellilerde böyle bir sorun yoktur. Nitekim istatistikler, toplumun fiziksel engelli kesiminin, fiziksel engeli bulunmayan kesimle hemen hemen aynı süre hayat sürdüğünü vurgulamaktadır. Eğer bir hastalık değilse, fiziksel engellilik nedir? Bu sorunun cevabını verirken, telefon teli örneğini kullanacağım.

Tıpkı bir telefon telindeki kopukluk gibi, omuriliğindeki bir zedelenme nedeniyle bağlantı, diğer bir değişle iletişim kesilmiştir. Sinir sistemi, vücudun belli bölümlerine hareket kabiliyeti verememektedir ve bu durumdaki bir kişi hayatini diğer vücut bölümlerindeki hareket kabiliyetini optimum düzeyde kullanarak (ya da bu amaçla çalıştırılarak) devam ettirmektedir.

Omurilik sakatlığı sonucu fiziksel engelli durumuna düşmüş olan son zamanların en unlu ismi, ‘Süpermen’ filmlerinden hatırlayacağınız Amerikalı aktör Christopher Reeve’dir. Ağır felcine rağmen Reeve, tıpkı Süpermen rolünden beklendiği gibi bu sakatlığına yenilmemiş ve su ana kadar gayet üretici bir hayat sürmüştür. Attan düşme sonucu boynu kırılan aktör, doktorlar tarafından yukarı omurilik hasarı teşhisi konulmuştur. Bu durumdaki bir fiziksel engelli, her iki kolu ve bacağını da kullanamaz durumdadır.

Nitekim kendisi, motorize edilmiş bir tekerlekli sandalyede oturmakta ve nefes alabilmesi için bir respiratör cihazına bağlı bulunmaktadır. Ara sıra bu cihazdan çıkartıldığında, gayet net olarak konuşabilmektedir.

Şurası bir gerçek ki böylesine ünlü ve fiziksel kuvvetin sembolü olmuş bir aktörün fiziksel engelli durumuna düşmesi acı veren bir olaydır. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Uluslararası televizyonlara katılan, seminerlere çıkan ve bir sembol durumuna gelen aktör, fiziksel engelliliğin dünya tarafından öğrenilmesine ve hayır kurumlarına binlerce doların akmasına katkıda bulunmuştur. Christopher Reeve, bence fiziksel engelli durumuna geldikten sonra, kendisi gibi aynı durumda olanların gerçek süpermeni olmuştur.

Fiziksel engelliliğin türlerinden bahsetmeden önce, konuyu daha basitleştirmek için şöyle düşünmenizi istiyorum. Omurga üzerindeki hasar/sakatlık kısmından aşağısı genelde felce uğrar. Bu nedenle hasar ne kadar yukarıda ise, durum o kadar ciddidir. Örnek olarak omurgasının aşağı bel nahiyesinde sakatlığı bulunan bir fiziksel engelli, vücudunun bu kesimden yukarısını normal bir şekilde kullanabilmektedir. Bu demektir ki karın kasları ve sırt kasları kusursuz çalışmaktadır ve sandalyede dik olarak oturabilir. Christopher Reeve’in sakatlığı boyun kısmında oluştuğu için onun boyundan aşağısındaki kasları işlevlerini yitirmiştir.

Simdi, fiziksel engelliğin türlerine söyle bir göz atalım:

1. Omurilik sakatlığı

Tıpkı yukarıda bahsettiğimiz gibi, omurilik sakatlığı, omurilik üzerine belli bir noktada basınç ya da darbe üzerine oluşmuş sakatlıklardır ve sakatlığın oluştuğu noktanın aşağı etkilenir. Bu noktadan yukarıdaki her vücut kesimi normal olarak işlevine devam etmektedir.

2. Kafa Travması

Bas bölümündeki ağır bir hasarın yol açtığı bu fiziksel engellilik, genellikle fiziksel engelliğin dışında zihinsel özürlülüğe ya da konuşma bozukluklarına da yol açabilir. En çok rastlanılan türleri, başın korunması için uygun ekipmanın giyilmediği motosiklet, bisiklet ya da inşaat yerleri kazalarıdır. Kafa travması geçirmiş bir kimse de ayni omurilik hasarı olan engelliler gibi tekerlekli sandalyede yasama durumuna gidebilir.

Ancak nedenler farklıdır. Beyin hasarı söz konusu ise, yürüyüşün yapılıp yapılamaması, hasarın beynin neresinde oluştuğuna bağlıdır. Konuşma güçlüğü olan engelliler, aylar süren konuşma kurslarıyla tekrar konuşmayı yeniden öğrenebilir. Ancak konuşmayı öğrenene kadarki sürede her şeyi gayet net anlayabilmekte ve kafalarında yorum yapabilmektedirler. Bu nedenle zihinsel özürlülerle ayni kategoriye konulmamalıdırlar.

Bu hususları dikkate alarak, inanıyorum ki yanlış anlaşılmalara imkân vermemek ve en iyi egzersiz programını oluşturabilmek için engelliye kibarca ne tur bir engelli olduğu sorulmalıdır.

3. Çocuk Felci

Amerikan Sağlık Örgütü’nün 1990 verilerine göre dünya üzerinde 180-bin çocuk felci kurbanı bulunmaktadır. Her sene toplam çocuk felci vakalarının %40’ina yakını Hindistan’da görülmektedir. Ne yazık ki çocuk felcinin sık görüldüğü ülkelerin listesinde Türkiye de bulunmaktadır. (Editörün notu: T.C Sağlık Bakanlığının yaptığı başarılı çalışma ile 1998 yılından beri Türkiye’de çocuk felci olgusuna rastlanmamaktadır. En son olgu Ağrı’dan bildirilmiştir).

Çocuk felci aslında Polio adı verilen bir virüsün yol açtığı çeşitli derecelerde oluşan felç durumudur. Bazı engelliler koltuk değneği yardımı ile yürüyebilmektedir, bazıları ise tekerli sandalye kullanmak zorundadır.

4. Açık Omurga açıklığı

Doğuştan meydana gelen engelliliklerden birisi olan açık omurga, genellikle gebeliğin dördüncü ve altıncı haftaları arasında embriyonun 3 santimetre ya da daha küçük boyunda iken oluşur. Embriyon normal gelişirken, embriyonun merkezinde açılan bir yiv zamanla derinleşerek bir sinir tüpü haline gelir ve sinir sistemi ile ilgili bütün kısımları bir zarf gibi çevreleyerek omurilik ve beyini oluşturur. Bu durumda omurga tam olarak kapanmamıştır.

Bu engellilik bireyler arasında farklılıklar gösterebilir. Bazı bireyler kısmi felç görürken bazıları bir hayat boyu tekerlekli sandalyede yasamak durumunda olabilirler. Son günlerde, teknolojinin ve modern tıbbın katkıları ile bir çok açık omurga engellisi sadece kimsi felç ile durumu atlatıp, vücudunun büyük bir bölümündeki kasları (karin ve omurga kasları) kullanabilmekte, tıpkı bir engeli olmayan bireyler kadar uzun yaşayıp bir kariyer sahibi olabilmekte, ve hepsinden önemlisi bir kimsi ise mükemmel tekerli sandalye sporcusu olabilmektedir.

5. Doğuştan Meydana Gelen Beyin hasarı

Tıp dilindeki ismi “Cerebral Palsy” (beyin felci) olan bu engellilik, embriyonun gelişmesi esnasında, doğum esnasında ya da doğumdan hemen sonra meydana gelebilir. Sizin de anlayabileceğiniz gibi beyinin bazı bölümlerinin hasar görmesi nedeniyle vücut hareketleri ve kasların koordinasyonu etkilenmiştir. Bir kısım bireyler konuşma ve görme güçlüğü de çekebilirler. Fizik terapi ve eğlenceli egzersizler gibi koordinasyonu ve beceri kuvvetini geliştiren tedavi yöntemleri ile bu bireyler yasam standartlarını büyük oranda arttırabilirler.

6. Ampütasyon

Vücut organlarından birinin kesilmesi anlamına gelen ampütasyon, bir travma, motorlu taşıt kazası, is yeri kazaları, kan dolaşımı hastalıkları (diyabet ve kanser gibi) bir çok nedenden oluşabilir. Yapay organ teknolojisinin ilerlemesiyle birlikte ampütasyona maruz kalan birçok birey hayatlarını diğer bireyler kadar üretici ve çok taraflı sürdürebilmektedir. Unutulmamalıdır ki ampütasyon geçiren bireyler, ampütasyonun yapıldığı vücut kısmında ara sıra duyulan acı ile yaşamayı öğrenmişlerdir. Bu tabii ki bütün vücudun felç olması ile engelli durumda olan bir kişinin duyduğu şiddetli acıdan tamamen farklıdır.

7. Felç

Felç genellikle bir travma sonrasında beynin bazı hücrelerinin kan dolaşımından maruz kalması sonucu oluşan ve bir kısım kas gurubu ve/veya organın işlevini yitirmesi demektir. Bu organ ya da kaslara yüzümüz de dâhildir. Her bir felçlinin durumu ve buna bağlı olarak da tedavisi diğerinden farklılıklar gösterir.

8. Yaygın beyin ve omurilik fibrozu

Tıptaki ismi “Multiple (birden fazla yerde oluşan) Sclerosis (sertleşme) “ ya da kısaca MS olan bu durum, bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Miyelin adı verilen ve sinir iplikçiklerini çevreleyen bu yalıtım maddesi eksiktir. Bilinmeyen bir sebepten ötürü birey, kendi vücudundaki bir maddeye hassas durumda kalmıştır (Otoimmun). Şiddetine bağlı olmakla birlikte birçok MS’li hasta, uzun ve üretken bir hayat sürdürebilmektedir. MSn’in genellikle bir tedavisi yoktur ve bazı durumlarda şiddetli acı duyulabilir. MS’nin etki alanı genellikle 25 ila 45 yas arasındaki bayanlardır.

Yine de bu hastalık, vücudun herhangi bir bölümüne her an etki edebilir. Bazı bireyler görme işlevlerini yitirebilir, bazıları kimsi ya da bütün felç geçirebilir, bazıları ise çok hafif olarak taşıyıp farkına bile varılmadan hayatlarının sonuna kadar normal olarak yasayabilirler.

9. Amiyotrophic Lateral Sclerosis

İskelet kaslarının zamanla güçten düşmesi sonucu oluşan bir engellilik durumudur. Bu hastalık omurilikteki motor sinirlere saldırır ve zamanla vücut hareket kabiliyetini etkiler. Bu hastalığın etkisinde olan kimseler, sonunda tekerlekli sandalye kullanma durumunda kalırlar.

10. Diğer Fiziksel Engellilik Türleri

Daha burada bahsedilmeyen birçok fiziksel engellilik türü mevcuttur. Ancak şimdiye kadar anlatılan fiziksel engellilik kategorileri, bireylerin sıklıkla karşılaştıkları tiplerdir. Daha fazla bilgi için lütfen bu konuda araştırmalarınıza devam ediniz.

Fitness Tesislerinde Engellilerle İlgili Bilinmesi Gerekenler:

* Fiziksel engellilerle egzersizlere başlanılmadan önce, mutlaka bu kimselerin doktorundan yazılı ve detaylı bir izin alınmalıdır.

* Her tekerlekli sandalyede oturan fiziksel engelli, bacaklarını kullanamaz diye bir varsayıma varmayınız. Bu durum, engellinin sakatlığının TAMAMLANMIŞ ya da TAMAMLANMAMIŞ olmasına bağlıdır. Bu demektir ki eğer bireyin omuriliği tamamen kesilmiş ise, sakatlığın oluştuğu bölgenin aşağısında his ya da hareket yoktur. (Tamamlanmış). Eğer bireyin omuriliği kimsi olarak kesilmiş ise, bu tamamlanmamış bir sakatlıktır ve birey masajlar, kuvvet egzersizleri ve koordinasyon egzersizleri ile bir sakatlığın aşağısındaki bölümlerini kullanabilir.

* Engellilerle çalışırken, bu bireylerin ne kadar dengesinin ve kontrolünün olduğu bilinmelidir. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu konu, bireyin omuriliğinin hangi kısmında hasar olduğuna bağlıdır. Kuadripleji geçirmiş bir engelli birinci (C1) ve yedinci (C7) boyun omurları arasındaki bölümlerinden sakatlanmıştır ve genellikle her iki kolu ve bacağı felçlidir, omurga kontrolü ve dengesi bulunmamaktadır. Parapleji geçirmiş bir birey ise genellikle omurganın C7 seviyesinin altında sakatlanmıştır. Birçoğu kol ve ellerini kullanabilir.

Üçüncü göğüs omuru (T3) bölgesinde sakatlığı olan bireyler, karın kaslarını ve bel ekstansiyon (germe, uzatma) kaslarını kullanamazlar ve barsak fonksiyonları zayıftır. Öne eğilemezler, sandalyede dengelerini kontrol etmeleri zordur. Lombar bölgesinde sakatlığı olan bireyler ise karin ve bel kaslarını kullanabilirler, öne eğilip tekrar doğrulabilirler.

* Ayrıca fitness salonlarında ve kliniklerde, omurganın yukarı seviyelerinden sakatlanmış engellileri düşünerek (bilindiği gibi bu kimselerin barsak fonksiyonları gelişmemiştir) tuvaletlerin egzersiz ya da terapinin yapıldığı alanlara yakin teşkil edilmesi ve tuvaletlerde en az bir bolumun engelliler için teşkil edilmesi (geniş bir oda ve duvarda tutunma çubuğu) gereklidir.

* Sadece kollara yönelik egzersizler yapılmamalıdır. Bilindiği gibi birçok tekerlekli sandalye kullanan fiziksel engelli, kol kaslarını zaten fazlasıyla kullanmaktadır. Buraya ayrıca egzersiz yaptırmanın fazla bir anlamı yoktur. Fazla kullanmadan dolayı oluşan (overuse injuries) sakatlıklara yol açılabilir. Bu nedenle vücutta değinebileceği kadar fazla bölgeye değinen egzersizler yapılmalıdır. Özellikle aşağı omurga sakatlığı olan bireyler, rotasyonlar, eğilmeler, dik duruş egzersizleri, esnetmeler ve tamamlanmamış cerrahisi olan bireyler de bacak kaslarını kuvvetlendiren egzersizler yapmalıdır.

* Fiziksel engellilik durumlarından bazıları zamanla kötüleşme gösterir. Multipl Skleroz (MS) ve Amiyotrofik Lateral Skleroz (AMLS) bunlardanen önemlileindendir. Bu tur bir fiziksel engelliliği bulunan bireylerle çalışılırken daha dikkatli olunmalı ve gelişimleri sürekli kaydedilmelidir.

* Birçok fiziksel engelli, asimetrik kuvvet farklılığı gösterir. Kısmi felç ya da diğer nedenlerin etkisiyle vücudun sağ ve sol kısımları arasında farklılık bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle güçsüz olan kısma yönelik manüel (elle uygulanan direnç) egzersizler yaptırılmalı, yardımla kaldırılabilecek hafif ağırlıklar ile çalışılmalı, güçlü olan kısımda ise normal ağırlıklarla çalışmalara devam edilmelidir.

* Spastiklik, tip dilinde kasların sertleşmesi veya hipertonik bir yapı alması durumunu anlatmakta kullanılan genel bir terimdir. Merkezi Sinir Sistemi zarar gören kişilerde (MS, felç ya da omurilik hasarı gibi) yaygın olan bir durumdur. Spastik durumda olan kaslar genellikle kasılı durumda kalmışlardır ve sanki kapalı bir çakı görünümündedir. Bunun en sık görülen örneği, biceps kasının (iki başlı üst kol kası) kasılı kalmasından dolayı dirsek ekleminin sürekli fleksiyonda durmasıdır. Aşırı spastik kaslara sahip engelliler, bu eklemlerini ekstansiyon yapmada çok güçlük çekebilirler. Bunun nedeni, eklemlerin oldukça uzun bir süre aynı açıda kapalı olarak kalmış olmasıdır.

* Spastik kaslara sahip fiziksel engelli için en doğru program, kuvvet egzersizleriyle esneklik egzersizlerini bir arada içeren bir programdır. Terapist ya da antrenör, varsa spastik kasları tespit etmeli, bu kasları esnetmeye çalışmalı, onlara zıt (antagonist) olan kasları ise kuvvetlendirmeye çalışmalıdır. yukarıdaki dirsek eklemi örneğinde, biceps kası esnetilmeli, triceps kası (üç başlı üst kol kası) ise kuvvetlendirilmelidir. Böylece dirsek ekleminde optimum kas dengesi sağlanmış olur.

Egzersizler yavaş ve kontrollü olarak uygulanmalı, özellikle spastik kaslarda yüksek şiddetli egzersizlerden kaçınılmalıdır. eğer engelli kişinin eklemi çok uzun yıllar ayni pozisyonda kalmış ve spastiklik derecesi yüksek ise, bir doktora ya da fizik terapi uzmanına başvurulmalıdır.

* Fiziksel engellilerde vücuttan gelen uyarıları beyine götüren sinir iplikçiklerinde hasarlar meydana gelir. Bu durumdaki fiziksel engelliler, deri tabakası üzerinde oluşan çeşitli basınçları hissetmekte güçlük çekebilirler ve eğer bunun tedavisi gecikirse deri üzerinde basınç yaraları oluşabilir. basınç yaraları, derinin ve deri altı dokuların uzun sureli yüklenme, bir cismin deri üzerine baskı yapması ya da dolaşım bozukları gibi sebeplerle bir metal para büyüklüğünde başlayıp, tedavi edilmezse gittikçe büyüyen kırmızılıklardır. Bu nedenle, bir fiziksel engelli ile egzersiz programı uygulanırken, yeni bir egzersiz makinesinin ya da kullanılan ağırlıkların basınç yaralarına yol açıp açmadığı sürekli kontrol edilmelidir.

* Fiziksel bir engeli bulunan bir çok kişi, bu durumda yaşamanın fiziksel ve zihinsel zorlukları ile sürekli mücadele etmek durumundadır. Bu nedenle sık sık depresyon geçirmeleri muhtemeldir. Egzersizleri uygulatan antrenör, depresyon sinyallerine karşı hazırlıklı olmalı, onun moralini yüksek tutmaya çalışmalı ve egzersizleri eğlenceli bir ortamda fazla kalabalıktan uzak ve aydınlık bir ortamda yaptırmalıdır. Ara sıra fiziksel engelliler depresyonun çok yoğun olduğu dönemlerde egzersiz programını bırakabilirler.

* Fiziksel engellilerle çalışırken, yüklenmenin şiddeti engellinin hala fonksiyonel durumda olan kas miktarına göre seçilmelidir. Egzersiz makinelerindeki en düşük ağırlığı kaldıramayacak durumda olan engelliler için elastik renkli bantlar ve bilek ağırlıkları kullanılabilir. eğer bunlar da ağır geliyorsa, başlangıç olarak onların vücut ağırlıklarını kullanabilirsiniz. Örnek olarak kol veya bacağı kaldırıp yer çekimine karşı 5-10 saniye tutup beklemek, düşük dirençli fiziksel engelliler için yerinde bir egzersizdir.

* Eğer fiziksel engellinin fonksiyonel kas miktarı yerinde ve kendisi bedenini kontrol edebilecek kuvvette ise, makineler yerine serbest ağırlıkları ve kendi vücut ağırlığını tercih ediniz. Çünkü bu egzersizler, hem onların dinamik stabilizasyon kaslarını da çalıştıracak, hem de günlük yaşamlarındaki aktivitelerin bir on çalışması yerine geçecektir. Egzersiz programının birinci ayında hafif ağırlıklarla başlanmalıdır. ( Bir tekrarda kaldırabileceği en yüksek ağırlığın %30 ila %50’si arasında bir miktar) eğer kas yorgunluğu ve hamlık görülmüyor ise yüklenme şiddeti arttırılabilir.

* Mutlaka kendilerine ağırlık eldiveni giymelerini tavsiye ediniz. Bu hem ellerini olası bir ağırlık düşürmeye ve sakatlanmaya karşı korumuş olacak, hem de kavrama kuvveti düşük olan fiziksel engellilere iyi bir destek olacaktır. Bazı firmalar, engelliler için bilek bağlı özel eldivenler üretmektedir, böylece kavrama kuvveti çok düşük olan engelliler ağırlıkları bu bağlar ile emniyete alabilirler.

* Özellikle felçli ve omurilik sakatlığı bulunan bireyle egzersiz yapılırken, sık sık tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Çünkü bu bireylerde oldukça sık yüksek veya alçak tansiyon görülmektedir.

* Tekerlekli sandalye kullanan bireylerde, duruş (postur) bozukluğu çok sık görülür. eğer bunun nedenini merak ediyorsanız, bir sandalyeye oturup, söyle yaklaşık yarım saat dik oturmaya calisin. Bunun ne kadar zor olduğunu ve kısa bir sure sonra öne ya da arkaya kaykılmaya başladığınızı fark edeceksiniz. Düşünün bir de bunu hayat boyu yapmayı. O zaman fiziksel engellilere hak vereceksiniz.

* Bu nedenle fiziksel engellilerle çalışırken, önce postür (duruş) çalışmalarıyla başlayınız. Onlara sık sık dik oturmalarını öğütleyiniz ve bu şekilde nefes alıp verme çalışmaları yaptırınız. Bazı bireyler, zayıf olan tarafları ile ağırlık kaldırırken vücutlarını aksi yöne doğru yatırıyor olabilirler. Bu nedenle buna imkân verdirmeden, vücut postürünün kontrol edilebileceği daha düşük ağırlıklarla programa başlayınız.

* Tekerlekli sandalye kullanan bireyler genellikle fazla gelişmiş on omuz kasları ve göğüs kaslarına sahiptirler. Bu nedenle bunlara zıt olan kaslar, yani üst sırt kasları ve kürek kemikleri arasında bulunan kaslar zayıf durumdadır. Bu nedenle itmeden çok çekme egzersizlerine ağırlık verilmeli, omuzları geriye çekme alıştırmaları yapılmalı arka omuz kasları kuvvetlendirilmelidir. Bir çok tekerlekli sandalye kullanan engelli, omuz çevirici kasların (rotator cuff) yırtılma sakatlığı tehlikesindedir. Bu nedenle bu kaslara yönelik omuz içe ve dışa rotasyon yaptıran egzersizler de uygulanmalıdır. Lastik bantlar ya da küçük ağırlıklar omuz çevirici kaslar için bire-birdir.

* Tekerlekli sandalyeden egzersiz makinesine ya da tersi durumlarında engelli bireyi aktarırken mümkün olduğunca iki kişi olmaya gayret ediniz. Bu nedenle fitness tesislerinde en az bir antrenörün böyle olası ihtiyaçlar için salon içinde ulaşılabilir olması çok önemlidir.

* Fiziksel engellinin (varsa) tekerlekli sandalyesini egzersize başlamadan önce muhakkak tekerlek kilitleriyle, bunlar mevcut değilse ağırlık plakalarıyla sabitleyiniz.

* Bazı fiziksel engelliler, özellikle yukarı omurilik ve/veya beyin hasarı olanları, tekerlekli sandalyelerini hareket ettirmek için terapisyenin ya da fitness antrenörünün yardımına ihtiyaçları olabilir. Bu durumlarda sandalyeyi her hareket ettirişte kendilerini önceden uyarınız.

* Bütün vücudun kuvvet ve kondisyonunu arttıracak bir egzersiz programı, fiziksel engelliler için belki de genel popülâsyondan çok daha büyük önem taşımaktadır. Çünkü genel popülâsyon, alışveriş yapmak, duş almak, tuvalete oturup kalkmak ya da sosyal etkinliklere katılmak (sinemaya ya da bara gitmek vs.) gibi aktiviteler için ayrıca bir kuvvet geliştirmeye ihtiyaçları yoktur. Hâlbuki fiziksel engelliler, fitness programlarının verdiği faydalı etkilerle bu aktiviteleri başkalarına bağlı kalmadan yapabilecek kuvvete gelebilirler. Bu da onların kendilerine güvenlerini arttıracak ve topluma daha üretici olarak katılmalarını sağlayacaktır.

Yukarıda saydığım hususlar, bir egzersiz programı niteliğinde olmayıp, sadece bazı önemli hatırlatmalardan ibarettir. Bu konudaki bilgilerinizi ve egzersiz dağarcığınızı başka araştırmalar ve kendi yaratıcılığınız ile geliştiriniz. Antrenör ve terapiysen adayları, Prospor kurslarına katılarak fitness bilgilerini geliştirebilirler.

Serkan Yimsel
syimsel@hotmail.com

info@prospor.net

KAYNAKLAR

  1. Disabled Fitness Training, by Lisa Ericson ( lislann@aol.com Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır )
  2. Resistance Training for Persons with Physical Disabilities, by James H. Rimmer,Ph.D.
  3. Understanding Human Movement, antrenör eğitmen kitabi, yazan Serkan Yimsel
  4. Tıp Sözlüğü, yazan Prof. Dr. Pars Tuğlacı
WEB SAYFALARI

http://www.makoa.org/sports.htm
http://www.ncpad.org/

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz