Mamografi zararlı mı?

0
2428

TARAMA İLE HAYATLARININ KURTULDUĞUNU SANAN KADINLAR YANILIYOR 4

Annals of İnternal Medicine dergisinde yayınlanan araştırma mamografiler ile ilgili önemli bir gerçeği ortaya çıkardı.

Araştırmanın uzmanları Welch ve Frankel çalışmalarından çıkan sonucu “Mamografi taraması sayesinde ölmekten kurtulan kadınlar elbette var ama bunların sayısı sanıldığının aksine çok az” sözleriyle ifade ediyorlar.

Bu araştırmacılar bir kadının 10 senelik meme kanseri ve 20 senelik ölüm riskini tahmin etmek için mamografiyle erken teşhisi ve tedavideki gelişmelerin yararlarını da dikkate alarak bir dizi hesaplamalar yaptılar.

50 yaşındaki bir kadın için yapılan tahminler şunlar:

  • On sene içinde meme kanseri gelişme riski 100 binde 2.990.
  • Meme kanserlerinin yüzde 64’ ü mamografi ile teşhis ediliyor.
  • Tarama ile meme kanseri teşhis edilme riski 100 binde 1.910.
  • 20 sene boyunca meme kanserinden ölme riski 100 binde 990’ dır.
  • Tarama olmadığında meme kanserinden ölüm riski 100 binde 1.240, tarama varlığında riski yüzde 20 azalır.
  • Taramanın meme kanserinden ölüm riskine faydası 100 binde 250’ dir.

Buna göre mamografinin riski yüzde 20 azalttığı var sayılacak olursa, taramanın yapılmaması durumunda ölüm riski 100 binde 1.240 olur. Bu da ölüm riskinin 100 binde 240 olduğunu gösterir.

Böylece, tarama ile teşhis edilen meme kanseri olan bir kadının mamografi sayesinde kanserden kurtulması ihtimali yüzde 13 (240/1910) olur.

Mamografinin kanserden ölümleri yüzde 5 azaltıyor olması durumunda ise bu ihtimal yüzde 3’ e iner.

Araştırmacılar ulaştıkları sonucu şu cümleler ile özetliyor: Tarama ile kanser teşhisi konan kadınların çoğunun hayatta kalmaları tarama sayesinde değildir. Bunlar, ölüm ihtimallerine hiçbir etkisi olmadan erken teşhis edilen veya aşırı teşhis edilen kadınlardır. 

Başka bir ifade ile: Amerika’ da senede 39 milyon kadına mamografi yapılıyor ve bunların 230 bin kadarına kanser teşhisi konuyor. Mamografi bunların 4 ila 18 binine yardımcı oluyor.

Mamografi taraması sonucu meme kanseri teşhisi konan 138 bin kadının 120 bin ila 134 bininde taramanın bir faydası olmuyor.

Kanserin erken teşhisi neden işe yaramıyor?

Tarama testleri sırasında 4 çeşit kanser belirlenebilir.

BİR: Bazı kanserler yavaş büyür. Bunları tarama ile daha erken bir safhada veya biraz daha büyüdükten sonra elle muayenede teşhis etmek tedavi başarısını hiç etkilemez.

İKİ: Bazı kanserler ise bunun tam tersine çok agresiftir. Bunlar tarama ile erken teşhis edilse de kitle oluşturup bir takım belirtilere sebep olduğu zaman teşhis edilse de öldürücüdür.

Bu iki çeşit meme kanseri için taramanın bir değeri yoktur.

ÜÇ: Hiçbir zaman kötü bir sonuca sebep olmayacak kanserler vardır. Bunlar mamografiyle teşhis edildiği zaman mutlaka tedavi de edilirler. Bu tür kanseri olan kadınlarda aşırı teşhisten söz edilir. Bunlar hiç de gerekli olmadığı halde tedavi görürler; dolayısıyla mamografiden zarar gördükleri söylenebilir.

DÖRT: Öldürücü olan bu çeşit kanserler erken dönemde tanınabilirlerse seyirleri değişir. Bu türde mamografilerin çok önemli bir yeri vardır. Klinik araştırmalara göre 10 sene boyunca taramaya tabi tutulan 1.000 kadından sadece 1’ i bu türdendir; ama tedavideki gelişmelerle bu oranın bugün daha da az olduğu tahmin edilmektedir.

Colin Begg, mamografi taramalarını desteklediğini ve bunların hayat kurtarıcı olduğunu söylüyor ama bunun her kadın için geçerli olmadığını da ekliyor:

“Tarama ile kanser tespit edilen kadınların çoğu bu sayede ölümden kurtulduklarını sanır. Oysa bu kanserler daha geç teşhis edilseydi de bu kadınlar hayatta kalacaklardı. Taramalar, kadınların çok küçük bir kısmının hayatını değiştiriyor.”

Taramaları yararsız kılan faktörlerden biri de tedavideki gelişmeler sayesinde geç teşhis edilen kanserlerin erken teşhis edilenler gibi başarıyla tedavi edilebilmeleridir.

Gelelim neticeye

Kadınları mamografi taramalarına en çok yönlendiren şey çoğu zaman doğru olmayan “Tarama sayesinde hayatım kurtuldu” sözüdür.

Elbette mamografilerin kadın sağlığında önemli bir yeri vardır ama bu birçok kadının sandığı gibi tarama meme kanserini önleyen sihirli bir değnek değildir.

Bilinçlendirme kampanyaları ve mamografiler için harcanan yüz milyonlarca liranın kanseri önlemede ve tedavi için kullanılması daha akılcı olabilir.

KAYNAK

http://archinte.ama-assn.org/cgi/content/full/171/22/2043?maxtoshow=&hits=10&RESULTFORMAT=&fulltext=Gilbert+Welch+Brittney+A.+Frankel&searchid=1&FIRSTINDEX=0&resourcetype=HWCIT

MAMOGRAFİLER BOŞUNA MI YAPILIYOR?

Hastalıkların önlenmesi ve bu mümkün olmadığında da olabildiğince erken teşhisi tıbbın başta gelen hedeflerindendir. Böylece birçok hastanın hayatını kurtarmanın mümkün olabileceği düşünülür. Erken teşhise yönelik programların tüm dünyada en yaygın olanlarından biri kadınlarda meme kanseri taramalarıdır. Bu amaçla pek çok gelişmiş ülkede 40 yaşın üzerindeki kadınlara her sene mamografi yaptırmaları tavsiye edilmektedir.

Mamografi sırasında yüksek dozda ışına maruz kalınması ve 40 yaşın üzerinde meme kanserlerinin beklenenden çok azının mamografilerle tespit ediliyor olması sebebiyle bu taramalara karşı çıkan pek çok uzman ve kurum var.

Mesela, kısa adı USPSTF olan U.S. Preventive Services Task Force (Amerika Birleşik Devletleri Koruyucu Hizmetler Görev Gücü) geçen sene bu taramalara 50 yaşından sonra başlanmasının ve her sene değil iki senede bir tekrarlanmasının daha doğru olduğu görüşünde olduğunu açıklamıştı. Bu kararın alınmasında mamografilerin radyasyon riski taşıması yanında, hanımların yüzde 6’ sına yanlışlıkla meme kanseri teşhisi konması ve böylece de gereksiz ameliyat, kemoterapi ve ışın tedavilerin uygulanması da etkili olmuştu.

USA’ da Amerikan Kanser Derneği (ACS) ve Amerikan Radyoloji Koleji (ARC) ise rutin mamogramlara 40’ lı yaşlarda başlanması ve her sene tekrarlanmasında ısrarlılar.

New England Journal isimli muteber tıp dergisinin son sayısında yayınlanan bir araştırma 40’ lı yaşlardan itibaren her sene mamografi yapılmasına karşı çıkan USPSTF’ nin haklı olduğunu ortaya koydu.

Mamografi ölüm oranlarını beklendiği kadar azaltmıyor

Araştırma Norveç’ te meme kanseri tarama programının bir kısmını oluşturan 50 ila 69 yaşları arasındaki 40 binden fazla kadın üzerinde yapıldı. Meme kanseri tedavi programındaki bu kadınlara 1996 ve 2005 seneleri arasında her iki senede bir mamografi uygulandı.

Bu kadınların sonuçları diğer eyaletlerdeki meme kanseri eğitim ve tedavi programında yer alan ancak mamogram yapılmayan kadınlarla karşılaştırıldı. Araştırmada, mamogram yapılan kadınlarda meme kanserinden ölüm ihtimalinin bu taramanın yapılmadığı kadınlara göre ‘sadece yüzde 10 oranında az olduğu’ belirlendi. Oysa tarama yapılan kadınlarda meme aknseri ölümlerinde yüzde 30’ luk bir azalma olması bekleniyordu.

Başka ülkelerde de benzer sonuçlara ulaşılan araştırmalar var. Mesela İngiltere’de de 1989-2007 arasında meme kanserinden ölümlerdeki düşüşün, kontrol yaptıranlarla yaptırmayanlar arasında aynı olduğu tespit edilmişti.

Danimarka’ da da 20 senelik bir sürede ücretsiz tarama programlarının uygulandığı 2 bölgeyle bu tür programların uygulanmadığı ülkenin başka bölgeleri arasında, meme kanseri ölümleri açısından fark olup olmadığı araştırılmış ve sonuçta mamografi ile tarama yapılan bölgelerde 55-74 yaş arası kadınlarda meme kanserinden ölüm oranlarının yüzde 1, tarama yapılmayan bölgelerde ise yüzde 2 nispetinde azaldığı tespit edilmişti. 35-55 yaş arasındaki kadınlardaki ölüm oranının, tarama yapılan bölgelerde yüzde 5, tarama yapılmayan yerlerde ise yüzde 6 oranında düştüğü belirlenmişti.

Daha yaşlılarda (75-84 arası) ise her iki bölgede de ölüm oranları açısından farklılık olmadığı saptanmıştı.

50 yaşın altında rutin mamografi gerekli değil

Araştırma sonuçlarını destekleyen uzmanlar şu görüşleri de dile getiriyorlar: “Mamogramların az sayıda kadınında erken teşhisi sağlamış olması elbette mümkün ama genel olarak bakıldığında taramaya katılan kadınların hayatta kalma şanslarının artmadığı ortada. Hatta bu programların birçok kadında gereksiz biyopsilere, gereksiz uzun süreli takiplere ve hatta bazılarında gereksiz mastektomilere (memenin cerrahi olarak alınması) yol açtığına da şüphe yok.’’

Bu tür programlara karşı çıkanlar hastanede geçirilen zaman ve mamografiler için harcanan paranın, yanlış yorumlardan kaynaklanan korku ve stresin yaratacağı olumsuzluklarının da mutlaka hesaba alınması gerektiğini savunuyorlar.

Meme kanseri ölümlerindeki azalmaların taramalardan önce başladığı, ölüm oranlarındaki düşüşün taramadan değil risk faktörlerinin daha iyi kontrol edilmesi ve tedavideki gelişmelerdan kaynaklandığı belirtiliyor. Kanser ölümlerindeki azalmanın taramadan daha çok fayda görmesi gereken 50 yaş üzerinde olmaması da çok önemli bulunuyor.

Önceki senelerde yapılan bir çalışmada da, mamografi ile teşhis edilen her üç meme kanserinden birinin bir problem yaratmayacağı ve tedavisiz kendiliğinden iyileşebileceği ortaya konmuştu.

Kaliforniya Üniversitesi’nden Esserman da meme kanserlerinin yavaş, orta derecede ve hızlı ilerleyen üç ayrı tipinin olduğunu ve mamografilerde yavaş ilerleyenlerin daha kolay; asıl erken teşhis edilmesi gereken hızlı ilerleyen türlerin ise daha zor tespit dildiğini belirtiyor.

Gelelim neticeye

Elimizdeki bilimsel verilere göre, taramalardan gerçekten çok yararlanacak hedef kitle belirlenene kadar, 50-70 yaşlar arası kadınların iki senede bir mamografi yaptırmaları yeterlidir. 50 yaşın altında ve 75 yaşından üzerinde rutin mamografiler gerekli değildir, ancak özel durumlarda yapılmalıdır. Ailesinde meme kanseri olan genç kadınlar radyasyona maruz kalmamaları için ultrasonografi veya MR gibi X-ışını kullanılmayan yöntemlerle incelenmelidir.

MAMOGRAFİLER MODERN TIBBIN SKANDALLARINDAN BİRİ Mİ -5

Amerikan Klinik Kanser Derneğinin (ASCO) San Fransisko’ da yapılan son Meme Kanseri Sempozyumunda, düzenli olarak yapılan mamografilerin İsveç’ de meme kanserinden ölümlerdeki yüzde 14 azalmanın önemli faktörlerinden biri olmadığı bildirildi.

Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü’ nden Dr. Per-Henrik Zahl tarafından yapılan çalışmada ölüm oranındaki azalmanın mamografilerle değil tedavinin daha iyi yapılmasıyla ilgili olabileceği ileri sürüldü.

Bu çalışmada 2008’ de yayınlanan bir araştıranın verileri kullanıldı. Buna göre, bazı kanserler tedavi edilmeseler bile kendiliklerinden kayboluyorlar ve bu da birçok kadının gereksiz yere tedavi edildiklerinin (over-treatment) bir kanıtı.

Yeni çalışmada iki grup kadın için 18 senelik meme kanserinden ölümleri kıyaslandı. İlk grupta İsveç’ de mamografi tarama kampanyalarının ilk 6 yılında teşhis edilenler ve ikinci grupta ise kampanyadan önceki 4 sene ve kampanya başladıktan sonraki 2 sene içinde teşhis edilenler yer aldı.

İsveç’ de 1986’ da ülke çapında uygulanmaya başlayan meme kanseri taramaları, meme kanseri (karsinoma in situ olanlar dâhil) görülme sıklığında yüzde 50 artışa sebep oldu. Bundan dolayı da taramaların meme kanseri ölümlerindeki azalmadaki etkisi çok şüphelidir.

Test grubunda taramaya ilk davet edildiklerinde yaşları 40 ile 69 arasında değişen 328.927 kadın vardı. Ortalama olarak, yaşları eşleştirilmiş kontrol grubunda (317.404) bulunan kadınlar test grubunda olanlardan 4 sene önce doğmuşlardı.

İsveç Kanser Kayıt Dairesinden her bölge için meme kanseri teşhis edilenlerin ve İsveç Ölüm Kayıt Dairesinden de buna uyan meme kanseri ölenlerin sayısı öğrenildi. İn situ kanserler değerlendirmeye alınmadı.

Zahl diyor ki: “Risk faktörleri bakımından birbirine çok benzeyen iki grup elde etmiş olduk. Dahası, kontrol grubunda bulunan kadınlar 6 senelik dönemin sonunda taramaya davet edildiklerinde her iki grup için geçen zaman da aynıydı ve buna göre de iki grubun ölüm oranlarını karşılaştırdık.

18 senelik takip sonunda test grubunda ölüm oranındaki azalma yüzde 14 olarak bulundu. Bu farkın yüzde 10’ u teşhisten sonraki ilk 5 sene içinde gerçekleşti. Bu da meme kanseri tıbbi tedavisindeki iyileşmeleri gösteriyor.

Ölüm oranında 5 sene sonraki farklılıkla 18 sene sonraki farklılık hemen hemen aynıydı. Norveç ve İsveç’ deki 1980 ve 1990’ larda tüm ölüm oranlarındaki azalmalar daha iyi tedaviyle ilgilidir.

Berry’ nin New England Jornal of Medicine’ de yayınlanan makalesinde meme kanserinden ölümlerdeki azalmanın tarama ve tedavinin her ikisinin ortak etkisiyle ortaya çıktığı bildirilmişti.

Bazı meme kanserleri kendiliğinden kayboluyor

Zahl, Archives of Internal Medicine’ de yayınlanan araştırmasında bazı meme kanserlerinin kendiliğinden kaybolduğunu ve teşhis edilmemeleri durumunda hiçbir zararları olmayacağını bildirmişti.

Zahl, Dr. Shurke ile birlikte organize meme taramalarının daha agresif cerrahiye sebep olup olmadığını da üç farklı yaş grubunda araştırdı.

Norveç Kanser Dairesinin kayıtlardan hızla ilerleyen ve duktal in situ karsinom (DİSK) teşhis edilenlere ve cerrahi tedavi görenlere ait verileri incelediler.

Tarama öncesi dönemden tarama sonrası döneme senelik meme ameliyat oranın yüzde 70 arttığı (50-69 yaş arasında taramaya çağırılan 100 bin kadında 180’ den 306’ ya çıktı) belirlendi.

Taramaya çağrılmayan 40-49 yaş arası grupta meme ameliyatlarındaki senelik artış yüzde 8 (100 bin kadın içim 133’ den 144’ e çıktı) idi.

Yaşlı olan grupta ise meme ameliyatlarında yüzde 8 azalma (100 bin kadın için 227’ den 214’ e düştü) olduğu bulundu.

Bu artmış ameliyatlar boşuna mı yapıldı?

Bu soruya Zahl şu cevabı veriyor:

”İsveç ve Norveç’ de meme kanseri ve meme cerrahisi sıklığındaki artışın meme kanseri taramalarından kaynaklandığı söylenebilir.

Mamografi taramaları meme ameliyatları ve mastektomilerde büyük bir atışa yol açmıştır. Taramaya tabi tutulanlarda genel olarak cerrahi oranlarındaki ve başlangıçta mastektomi oranlarındaki artışın sebebinin aşırı teşhis (over-diagnosis) olduğu söylenebilir.

Son senelerde tüm yaş gruplarında mastektomiler azalmıştır ve bu da muhtemelen cerrahi politikalarının değiştirilmesinden kaynaklanmaktadır.

Bu iki araştırma meme tarama programlarında değişiklik yapılmasını sağlayacaktır.”

Zahl’ ın şu sözleri son derecede önemli:

“Mamografinin en önemli zararlarından biri aşırı teşhistir. Bu yüzden milyonlarca kadına aşırı teşhis kondu ve bunlar ameliyat veya ışınla tedavi edildiler. Birçok kadının gereksiz yapılan ışın tedavisine bağlı koroner damar hastalığından ölmüş olması modern tıbbın en büyük skandallarından biri olabilir.”

Gelelim neticeye

Meme kanseri tarama programlarının mutlaka yeniden gözden geçirilerek gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

KAYNAKLAR

  1. http://www.asco.org/ascov2/Meetings/Abstracts?&vmview=abst_detail_view&confID=111&abstractID=86160
  2. http://www.auntminnie.com/index.aspx?sec=sup_n&sub=wom&pag=dis&ItemID=96410
  3. http://archinte.ama-assn.org/cgi/content/full/168/21/2311

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz