Genetik soya toprağı mahvediyor

0
1136

Beslenme bültenini okurlarının en çok şaşırdıkları ya da itiraz ettikleri konuların başında soya konusundaki olumsuz fikirlerimiz geliyor. Halbuki yaygın inanışa göre soya nerdeyse her derde deva olan sihirli bir yiyecek ve gıda sanayinde çok yaygın bir kullanım alanına sahip. Bunlara göre soya yeşil altın ya da kemiksiz pirzola; insan sağlığı üzerine birçok yararlı etkisi var. Ama durum sadece insan sağlığı ile ilgili değil. Bütün dünyada genetiği değiştirilmiş pek çok bitki yetiştirilmekte. Soya da bunların başında geliyor. Soya taraftarları ve karşıtlarının birçoğunun ortak noktası genetiği değiştirilmiş soyanın toprağı mahvettiği.

Bültenimizin bu sayısında soya toprak ilişkisi irdeleniyor. Yazı 22 Temmuz 2006’da Hürriyet-Bilim’de yayınlandı.

Çevre ve Sağlık-Genetik soya toprağı mahvediyor

Bütün dünyada genetiği değiştirilmiş pek çok bitki yetiştirilmekte. Mısır, domates, patates, pirinç, buğday, kolza ve soya bunlardan sadece bazıları. Dünya genelinde ekilen soya fasulyesinin yarısı böceklere karşı dirençli olan genetik soya bitkisinden elde edilmekte.

Dünya genelindeki tarım alanlarının %6-7’sinde artık genetik bitkiler yetiştirilmekte. Ve bunların yaklaşık olarak %60’ı da Tarımsal Biyoteknoloji Uygulamalarının Etüt Edilmesi İle İlgili Uluslararası Hizmetler’in (ISAA) açıklamasına göre, Monsanto firmasının Roundup Ready (RRS) türü soya bitkisinden oluşmakta.

Bu soya türü de, diğer birçok genetik bitki gibi, belli başlı tarım ilaçlarına karşı dirençlidir. Roundup Ready soyasının duyarsız olduğu tarım ilacı glisofat. Bu ilacın olumsuz yönü ise, kısa veya uzun vadede yok edilmesi çok zor olan yabani otların çoğalmasına yol açması.

Bir zamanların yeşil altını

“Yeşil altın” olarak da tabir edilen soyanın geniş alanlarda ekimi Arjantin’de 1996 yılında başlamıştı. Ürünün önemli bir kısmı hayvan yemi için kullanılmakta ve Avrupa’ya da ihraç edilmekte.

Özellikle de “deli dana” krizinden sonra soya sayesinde büyük kazançlar elde edildi ve büyük toprak sahipleri hala kazanmaya devam ediyor da. Fakat öte yandan sorunlar çığ gibi büyüyor. Soya ekim alanları sadece iki yıl içinde ikiye katlanınca küçük çiftçilere yol göründü. Gerçi doğrudan ekim yöntemi toprağı korur, fakat ne var ki Monsanto’nun glisofat içerikli Roundup soyası verimli Pampa topraklarını mahvetti.

Buenos Aires Üniversitesi bilim adamlarının tahminlerine göre, yalnızca 2003 yılındaki soya ekimi, topraktan yaklaşık olarak bir milyon ton azot ve 227.000 ton fosfor çaldı.

Ayrıca dirençli yabani otların çoğalması da ayrı bir sorun. Bu sorun Monsanto’ya rakip Syngenta firmasını sevindirmişe benziyor. Syngenta şu sıralar yabani otlara karşı üretmiş olduğu yeni ilacını sürdü piyasaya.

Avrupa’da yasaklanan ilaç

Yabanileşmiş soya ve Roundup’a dirençli diğer arsız otlar Arjantin’de büyük bir sorun haline geldi, diyen İsviçre firması Syngenta, çiftçilere Gramoxone ilacını öneriyor artık. Oysa bu ilaç çok zehirli olması nedeniyle İsviçre ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde uzun bir süre önce yasaklanmıştı.

Genetik türün çok fazla yaygınlaşmasından Monsanto’nun çalışma yöntemi de sorumlu tutulmakta. Çünkü kuruluş Arjantin’de patent vermeye yanaşmayınca, çiftçiler soya tohumlarını satmaya başladılar ve böylece yasadışı ticaret doğdu.

Günümüzde Arjantin’de ekilen soyanın %98’i RRS soyası. Monsanto bu gelişmeye uzun bir süre seyirci kaldı, sonuçta kendi ürünü olan Roundup tarım ilacıyla da gayet iyi kazançlar elde etti. Fakat 2004 yılında yasadışı ticaret yüzünden birden bire lisans ücreti istemeye başladı.

Kuruluşun bu isteği, bunu ödemeye hiç de hevesli olmayan Arjantinlilerde soğuk duş etkisi yaptı ve ithalatçılar Monsanto ile mahkemelik oldular, meselenin ne şekilde sonlanacağı henüz bilinmiyor bile.

Romanya’da durum

Monsanto öte yandan bazı Avrupa ülkelerinde de genetik ürünler için uygun koşullar yakaladı. RRS soya tohumu örneğin Romanya’da uzun yıllar çiftçilere satılmaya devam edildi.

Greenpeace (Avusturya) organizasyonunun bilimsel verilere dayanan tahminine göre Romanya’da ekilen soya bitkisinin %90’ı genetik. Ancak resmi sayılar daha düşük. Tarım bakanlığı sözcüsü Adrian Tibu’nun açıklamasına göre, Romanya’daki toplam ekim alanlarının sadece yüzde birine soya ekilmekte. Ancak soya ürünlerinin yaklaşık olarak %75’i genetik değişimden geçmiş.

Avrupa Birliğine girmeye hazırlanan Romanya, genetik soya ekimine 2007 yılından itibaren son verecek. Sonuçta Avrupa Birliği’nde Monstanto’nun soyasına izin verilmemekte.

Fakat Romanya, soya ekimini durdurduktan sonra genetik soyadan öyle hemen kurtulamayacak. Romanya’daki durum biraz kaotik. Kontrollerle sorunlar yaşanmakta, aralarında tohum alışverişinde bulunan çiftçiler, genetik soya ürünlerine dikkat etmiyorlar. Tarım bakanlığının tüm tohum pazarını denetleyemediğini Adrian Tibu da kabul ediyor.

Kurtulma şansı var mı

Hiç kimse genetik soyadan ne şekilde kurtulabileceğini kesin olarak bilmiyor. Öneriler “en iyisi tarlalara nadasa bırakmak“tan “katı kontrollere” kadar uzanıyor.

Brezilya’daki genetik soyanın temizlenmesi ile yabancı bir uzmanın tahmini şöyle: Gerçi Brezilyalı çiftçileri genetik soya ekmeye pek meraklı değiller, ama tarlayı “temizlemek” (glifosat zehriyle) için birkaç yılda bir ekmek istiyorlar. Genetik soyadan kurtulmak burada sorun olmuyor. Başka bir bitki türü ekerek, son ekimden kalan soya filizlerinin kökünü kazımak mümkün. Brezilya’da genelde sığ toprak işlemi uygulandığı için, soya fasulyeleri toprağın derinliğine inmeden yeniden filizleniyor ve toprakta daha uzun bir süre kalmıyor.

Bununla birlikte transgenetik bitkilerin toprakta ne kadar kalıcı olduğu belirsiz. Bu soruyu yanıtlamak o kadar kolay değil. Çünkü bu durum transgenetik bitkinin biçimine (kök, bitki, fasulye vb) de bağlı. Gerçi topraktaki DNA’nın yok edilmesiyle ilgili araştırmalar yok değil, ama soyayla ilgili olanları yok henüz.

Ve artık genetik bitkilerin ekolojik riskleri üzerinde çok sayıda araştırma bulunsa da, genetik bitkilerinden kurtulmayla ilgili doğru dürüst bir çalışma yok.

Prof Dr. Ahmet Aydın’ın yorumu

Yaygın kanının aksine soya sağlıklı bir yiyecek değildir. Soyanın başlıca zararları aşağıda gösterilmiştir. Soya konusunda hazırlamakta olduğumuz geniş dosyada bu konu daha iyi incelenecektir.

Soyanın zararları

  • Mineral eksiklikleri
  • D vitamini eksikliği
  • Bağırsaktan kalsiyum, demir ve çinko emilimini azaltma
  • Osteoporoz
  • Allerji
  • Hazımsızlık
  • Bağışıklık yetersizliği
  • Tiroid hastalıkları
  • Bunama
  • Erken ergenlik
  • Kısırlık
  • Kanser
  • Kalp hastalığı

Soya-Uzakdoğu ülkeleri- Sağlık

‘Soyanın Çin ve Japonya gibi yüksek nüfuslu Uzak doğu ülkelerinin, en fazla tercih ettiği gıda olduğu ve onların yaşam sürelerini uzattığı iddiaları çok eksik ve yanlıştır ve soya sanayicilerinin yandaşları tarafından uydurulmaktadır.

Örneğin Çinlilerde domuz eti total kalorinin %65’ini oluştururken soyanın buradaki payı %1.5’i geçmez (1). Ayrıca Uzak Doğulular soyanın fermente ürünlerini (miso , soya salçası, natto, tempeh vb) yerler. Soyanın fermantasyonu soyanın birçok olumsuz etkisini giderebilmektedir. Ama piyasada satılan ve yüzlerce yiyeceğin içinde bulunan soyanın (tofu , soya sütü, soya yoğurdu, soya dondurması, soya proteininden yapılmış salam, sosis gibi et çeşitleri) çoğu fermente değildir.

Uzakdoğu tarihi incelendiğinde soyanın sadece bir münavebe bitkisi olduğu ve ancak kıtlık zamanlarında yenildiğini biliyoruz. 2000-2500 yıl önce fermantasyon tekniklerinin bulunması ile tüketimi artmış ama yine de ana yiyecek olmamıştır (2). Soyanın fermente ürünleri de tamamen masum değildir ve fermantasyon süresi uzadıkça östrojen miktarı da artmaktadır (3). Bu nedenle başta hamileler, çocuklar ve kanserliler olmak üzere her kez soya preperatlarından uzak tutulmalıdırlar.

KAYNAKLAR

  1. Chang, K.C. (ed.), Food in Chinese Culture: Anthropological and Historical Perspectives, New Haven, 1977.
  2. Katz SH. Food and Biocultural Evolution: A Model for the Investigation of Modern Nutritional Problems. Nutritional Anthropology, Alan R. Liss Inc., 1987, p 50.
  3. Hutchins A. M., Slavin J. L., Lampe J. W. Urinary isoflavonoid phytoestrogen and lignan excretion after consumption of fermented and unfermented soy products. J. Am. Diet. Assoc., 95: 545-551, 1995

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz