Palm yağı zararlı değil, oyun içinde oyun var

1
4871

Yıllar önce sera gazlarının ozon tabakasını deldiğini ve dünyanın ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kaldığı, ülkelerin sera gaz üretimine neden olan ürünlerin azaltılması gerektiğine dair haberler yapılıyordu. Sonradan dünya ülkelerinin önüne sera gaz üretiminin azaltılması ile ilgili taahütte bulundukları kyoto protokolü ortaya çıktı. Aralarında Türkiye nin de bulunduğu pek çok ülke bu protokole imza attı. Bilin bakalım kim imzalamadı? Tabi ki Amerika ve birkaç ülke. O zamanlar, herhalde Amerika dünyanın kötüye gidişinin durdurulamayacağını gördü kar kardır dedi diye, ya da bir gün kalktığımızda Amerika nın sayılı seçkinlerinin tümü ile marsa taşınmış olduğunu göreceğiz diye düşünmüştüm. Sonraki gelişmeler daha da ilginç oldu. Ozon deliği kendi kendine yıllar içinde küçüldü. Ülkeler üretimlerini kıstıkları ile kaldılar.  Görüldüğü üzere akıllı değilseniz gelişmiş ülkeler küçük bir bilgiyi abartarak ile sizi programlayabiliyorlar. Aynı durum biliyorsunuz domuz gribi salgınında da oldu, biz aşılandık, onlar ceplerini doldurdu.

Son zamanlarda palm yağı ile ilgili çıkan haberleri palm yağı üzerindeki bu itibarsızlaştırma politikasının söz konusu yağın piyasasını ele geçiremeyen, tekelleştiremeyen, piyasadaki rantı elinden giden kapitalist güçlerin bir girişimi olarak görüyorum.  Palm yağı üzerinde ciddi bir Amerika-Malezya rekabeti var. Çünkü önemli mısır özü yağı üreticisi Amerika, palm yağı üreticisi ise Malezyadır.

Palm yağı, sektörde bisküvi, kek, çikolata gibi hazır gıda, dondurma ve margarin yapımında tercih edilmektedir. Ayrıca şampuanlar, cilt losyonları, sabunlar ve mumlar gibi gıda dışı kategoride yer alan pek çok ürünün yapımında da kullanılmaktadır. Artan talep karşısında, palm yağının üretim alanları da giderek artmaktadır. Sektörün bu yağı seçmesinin en önemli nedeni ucuz olmasıdır yoksa sağlığımızı düşündükleri için değil. Eğer böyle bir güç Malezya yerine Amerika nın elinde olsa idi inanın palm yağı bu kadar ucuz olamazdı.

Palm yağı zararlı değil, kandırılıyorsunuz.

Evet yanlış duymadınız. Palm yağı zararlı değil. Şimdi bu konuyu açıklamaya çalışayım.

Daha önce sağlıklı omega 6 almalıyız yazısında belirttiğim gibi beslenmemizdeki yağ içeriğinde anne sütü yağ içeriğini (Tablo 1) taklit etmeliyiz diye düşünüyorum.

Tablo 1. Anne sütündeki yağ içeriği (100 ml)(2)

Yağ Kolesterol Doymuş yağ asitleri Tekli doymamış yağ asitleri Çoklu doymamış yağ asitleri
4.2 gr 16 mg 2001 mg 1612 mg 317 mg
Kalori % 25.7 % 20.5 % 4

Anne sütündeki yağ oranlarına benzerlik gösteren başlıca yağlar tere yağı, kuyruk yağı, iç yağı ve palmiye meyvası yağıdır (Tablo 2).(3)

Doymuş Tekli doymamış Çoklu doymamış
gr/100 gr gr/100 gr gr/100 gr
Hayvansal yağlar
Tere yağı 54 19.8 2.6
Kuyruk yağı 41 47 2
İç yağı 43 50 4
Bitkisel yağlar
Palmiye çekirdeği yağı 81.5 11.4 1.6
Palmiye meyvası yağı 45.3 41.6 8.3
Hindistan cevizi yağı 85.2 6.6 1.7
Zeytin yağı 14 69.7 11.2
Mısır özü yağı 12.7 24.7 57.8
Ay çiçek yağı 11.9 20.2 69

Bitkisel yağların doymuş yağ içerikleri çok az olduğu için ışık,oksijen ile oksitlenmektedir. Doymuş yağ içeriğinin fazla olması o yağın oksitlenmesini önleyici bir faktördür. Bu nedenle hayvansal yağlar bitkisel yağlara kıyaslandığında kolay kolay oksitlenmez. Bitkisel yağlara baktığımızda doymuş yağ içeriği fazla olduğu için oksitlenmeye dayanıklı 2 yağ çeşidi vardır: birisi palmiye yağı diğeri hindistan cevizi yağıdır (Tablo 2). Hindistan cevizi yağının faydaları ile ilgili internette çok sayıda yazı bulabilirsiniz

Palm yağı ısıtılmaya karşı dirençli

Dumanlaşma noktası (Smoke point) yağların bozulmadan ısıtılabileceği ısı derecesidir. Dumanlaşma noktasının üstündeki ısılarda mevcut yağ yanmaktadır. Tabloda yağların dumanlaşma noktası derecelerini görmektesiniz (Tablo 3).

Tablo 3. Yağların dumanlaşma noktası (smoke point)(3)

Yağlar Dumanlaşma noktası (C)
Tere yağı 150
Zeytin yağı 160-207
Fındık yağı 221
Palmiye yağı 235
Ayçiçek yağı 227
Mısır özü yağı 232

Şaşırtıcı ancak görüldüğü gibi en yüksek dumanlaşma noktasına palmiye yağı sahiptir. Bu nedenle diğer bitkisel yağlara karşı üstündür.

Palm yağı zeytin yağına benzer

Palmiye yağının zeytin yağına benzer iki noktası vardır. Palmiye yağıda zeytin yağı gibi flavanoid adını verdiğimiz antioksidan maddeler içerir. Zeytin yağının sağlık ile ilgili faydasının buradan geldiği ileri sürülmektedir.  Anne sütündeki doymuş yağ içeriğindeki en fazla bulunan yağ asidi palmitik asit, tekli doymamış yağ içeriğindeki en fazla bulunan yağ asiti oleik asittir. Yani Anne sütü, palmiye yağı (palmitik asit) ve zeytin yağı (oleik asit) içinde yer alan yağ asiti içeriklerine sahiptir.

Palm yağı tokoferoller, karotenoidler, steroller, fosfolipitler, glikolipitler ve koenzim Q10 içerir. Karotenler ve tokoferoller palm yağına stabilite sağlar ve besin değeri katar. Ayrıca yüksek karoten içeriği palm yağına derin kırmızı turuncu bir renk verir. Ancak bu bileşenler kırmızı palm yağında yüksektir. Rafine palm yağında ise daha düşük miktarlarda bulunur.

Palm yağı pişirme yağı olarak, margarinlerde ve çeşitli hazır gıdalarda kullanılmakta olup, FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) ve WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) ortak kuruluşu olan uluslararası CODEX Allimentarius Komisyonu tarafından, 17 yemeklik yağ çeşidinden biri olarak da kabul edilmektedir.

Palm yağı elde etmek için yağmur ormanları yok oluyor, orangutanlar evsiz kalıyor

Palm yağı da aynen zeytinyağı gibi ağacın meyvesinden elde ediliyor. Yani yağı elde etmek için ağacı ve ormanı yok etmeye lüzum yok.  Ekim arazisi alanı açmak için ormanların yakıldığı bilgiside doğru değil. Ormanların yakılması o bölgelerdeki  uyuşturucu kartelleri marifeti ile gerçekleşmektedir. Ayrıca yedi milyon hektarlık palm üretim alanı Dünya’nın yağ ihtiyacının % 20’sini, 80 milyon hektarlık ayçiçek üretim alanından dünya yağ ihtiyacının % 24’ü karşılamaktadır.

Malezya ve Endonezya %31 ve %54 oranları ile palm yağının ana üreticileridir. Malezya’da tarım alanları %19’dan az iken bunun üçte ikisini palm yağı üretim alanları oluşturmaktadır. Daha sonraları bu konuyu daha ayrıntılı açıklayacağım.

Palm yağı hidrojenizasyon işlemi ile zararlı hale geliyor

İkinci bir yalan da bu dur. Bitkisel yağların hidrojenizasyon işlemi ile katı hale getirildiğini ve işlemin zararlı olduğunu biliyoruz. Ancak palm yağı bitkisel yağ olmasına karşın oda sıcaklığında yarı katıdır. Bu nedenle palm yağının hidrojenizasyona ihtiyacı yoktur.

Palm yağı 200 dereceyi geçen ısıda zararlı hale geliyor.

Palm yağı içerdiği doymuş yağ asitlerinden dolayı oksitlenmeye dayanıklıdır. Dumanlaşma noktası yüksek olduğu içinde ısıya karşı dayanıklıdır. Bu nedenle bu da yalandır (Tablo 3)

Palm yağı aşırı omega 6 içerir

Palm çekirdeği yağı % 1.6, palm meyvası yağı %8.3, mısır özü yağında %57.8, ayçiçek yağında %69, zeytin yağı ise % 11.2 oranında omega 6 içerir (Tablo 2). Görüldüğü üzere fazla omega 6 içeriyor söylemi de doğru değil. İçerdiği omega 6 miktarı zeytin yağından bile düşüktür. Ayrıca içerdiği doymuş yağ asiti içeriğinden dolayı diğer bitkisel yağlara göre bu omega 6 içeriği oksitlenemez, vücut için faydalıdır.

Tüm palm yağları aynı mıdır ?

Tabiki hayır. Palm yağını diğer bitkisel yağlardan farklı kılan nedenlerden biri, tek bir meyveden iki farklı yağ üretilmesidir.  Üç türlü yağ vardır. Kırmızı palm meyvası yağı, palm çekirdeği yağı, işlenmiş palm yağı. En iyi palm yağı, palm yağı meyvasından elde edilen işlenmemiş kırmızı palm yağıdır. Koku ve kırmızı rengi ortadan kaldırmak için yapılan işlemler  palm yağını zararlı hale getirebilir, bazı atık maddelerin oluşumuna neden olabilir. Ancak bu zarar diğer rafinerize yağlar içinde geçerlidir. Diyelim hazır gıda sektöründen palm yağını çıkardınız. Onun yerine getireceğiniz her türlü bitkisel yağ ondan daha zararlı olacaktır. Örneğin margarin konusunda uzmanların yaptıkları açıklamaları araştırın. Palm yağı konusunda yapılan açıklamalardan daha tehlikeli sonuçların olabileceği iddiaları ile karşılaşacaksınız. Neredeyse bütün ürünlerde kullanılan margarin hakkında neden bir karalama kampanyası yapmıyor.

Malezya ve Endonezya %31 ve %54 oranları ile palm yağının ana üreticileridir. Malezya’da tarım alanları %19’dan az iken bunun üçte ikisini palm yağı üretim alanları oluşturmaktadır. Özellikle İslam ülkeleri (Bangladeş, Mısır, Nijerya, Tunus, İran, Pakistan, Suudi Arabistan, Türkiye) palm yağı için geniş bir market oluşturmuşlardır. Malezya’da üretilen palm yağının %53’ü bu ülkeler tarafından ithal edilmektedir. Palm yağı, Codex Alimentarius gibi uluslararası kuruluşlar tarafından tanınan Islamic Development Department tarafından helal yiyecek statüsünde sayılmıştır. Bu nedenle İslam ülkeleri Malezya palm yağına yüksek düzeyde güven duymaktadırlar. Bölgeler itibariyle farklı iklim özelliklerine sahip olan Türkiye’de palm ve hindistan cevizi hariç, yağlı tohumlu bitkilerin tamamı yetişmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin palm yağı ithalat oranı yüksektir. Türkiye’de palm yağının ithalatında %15, soya yağında %31.2 ayçiçek yağına ise %36 oranında vergi uygulanıyor olması da palm yağı ithalatını artıran etmenlerdendir. Yağ sanayicileri bu durumun haksız rekabete yol açtığından şikayet ederken, palm yağının sağlığa etkilerine yönelik iddialarda da bulunulmaktadır.

Benzer hikayeyi daha önce yaşadık

Bu konuda etkin bir isim olan Prof Dr Kenan Demirkol’un söylemine kulak verelim. “Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır (wikipedia). ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracaatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır. Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.

Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır”

Yakında Malezya da bir türkü çığrılırsa şaşırmamak gerekir.

Sonuç olarak:

Bu yazı ile hazır gıda sektörünü aklamak istemiyorum. Her türlü işlenmiş gıdaya karşıyız. Ancak zamanında zeytinyağını, tereyağını kötüleyerek margarine yer açtı ve nesilleri bozdular. Kapitalist sistemin neyi neden yaptığını iyi tahlil etmek gerekir. Aklımızı kullanmalıyız. Belikide palmiye yağı üretimine girmeliyiz. Gelecekte çok kazandıracak diye düşünüyorum, haberiniz olsun.

Sonunda bu da oldu kapitalizme karşı ilk yazımı yazdım, mutluyum.

Doç.Dr.Hasan Önal

Kaynaklar

  1. http://www.helalplatform.com/saglik/palm-yagi-zararli-mi/49/
  2. http://www.oxfordjournals.org/our_journals/tropej/online/mcn.html. Mother and Child Nutrition in the Tropics and Subtropics. Breast Feeding.
  3. https://en.wikipedia.org/wiki/Cooking_oil
  4. http://www.beslenmebulteni.com/omega-6-ya-ihtiyacimiz-var
  5. Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966

1 Yorum

  1. Sanırım “Palm Yağı”nı yeniden parlatma çabaları…
    Sıcak ve pres uygulayarak neden yağ çıkarırsanız çıkarın yapısını bozarsınız “Zeytin” dahil.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz