Kanser değil, ‘gereksiz’ kemoterapi öldürüyor!

0
1505

– Kemoterapinin yan etkileri yüzünden hayatını kaybeden hastaların oranı nedir peki?

Kesin bir rakam yok ancak azımsanmayacak kadar çok insan kemoterapi yüzünden ölüyor. Bir kere kemoterapi başlı başına ölümcül bir tedavi. Çünkü bütün kemoterapi ilaçları kanser yapıyor. Ve kemoterapiye bağlı lösemiler ve ikincil kanserler görülüyor. Bu bilinen bir gerçek. Sonra başarı oranlarına bakıyorsunuz, örneğin pankreas kanserinde kemoterapi ve cerrahinin hastanın ortalama ömrünü uzattığına dair hiçbir bilimsel bulgu yok. Peki niye yapıyoruz öyleyse? Zaten pankreas kanseri çok hızlı ilerleyen bir kanser! Sonra meme kanseri… 50 yaş üzerinde yapılan çalışmalarda gösterildi ki, kemoterapi ömrü sadece yılda yüzde 3 uzatıyor. Bir yılın yüzde 3’ü ne eder? 10-11 gün! Biz bunun için mi veriyoruz kemoterapiyi insanlara? Bir canlı yayında bizzat yaşanan bir vakayı anlatayım size. Hasta aradı, dedi ki, “Daha 42 yaşındayım. Samsun’da meme kanseri teşhisi koydular. Bir mememi ameliyatla aldılar. Kitle patolojiye gitti, iyi huylu çıktı!”

– Memesi alınmış ama kanser değilmiş!

Evet… Dahası var. Sonra İstanbul’a gelmiş hasta, başka bir doktora görünmüş, o da kemoterapi vermiş.

– Niye, kitle iyi huylu çıkmış?

Ben de aynı soruyu sordum. “Kanserden korumak için verdiler” dedi. Tam 6 kür! Düşünebiliyor musunuz? Kanserden korumak için kemoterapi!

– Bu söyledikleriniz onkologları ayağa kaldıracak…

Bakın bütün bunları belki gazetecilere söylemiyorlar ama pek çok doktor kendi arasında bunları konuşuyor. Amerika’da yapılmış bir araştırma var. Onkologlara sormuşlar, “Siz kanser olsanız kemoterapi yaptırır mısınız?” diye… Neredeyse tamamı “Hayır yaptırmam” diye yanıtlamış. Kaldı ki bilimsel çalışmalar da ortada…

Bitkilerle tedavi uzmanı Dr. Ümit Aktaş:

Tıpkı sigarayı bırakır gibi bir anda şekeri de bırakmalısınız! Zira şeker de sigara gibi bağımlılık yapıyor ve daha da kötüsü kanserli hücreleri besliyor.

– Siz özellikle kanser hastalarına “Şekeri hayatınızdan hemen çıkarın” diyorsunuz…

Kesinlikle… Amerikan Kanser Enstitüsü diyor ki, yaşam tarzınızı ve beslenmenizi değiştirerek dünyadaki kanserlerin üçte ikisinden korunabilirsiniz. Bu inanılmaz bir rakam. Düşünebiliyor musunuz, sadece yaşam tarzınızı ve beslenmenizi değiştirmeniz yeterli! Bunun için benim kanserli hastalara ilk önerim şu; hemen şekeri kessinler. Çünkü şeker zehirdir ve kanser hücrelerini besler. Sonra bol sebze ve meyve tüketsinler. Ama mevsiminde ve organik olanları… Her gün açık havada yürüyüş yapsınlar. Bu hem kaslarını canlı tutar hem de onları hayata bağlar. Sevdikleri insanlarla beraber olsunlar. Onları mutsuz eden insanlardan uzak dursunlar. Hayatlarını daha huzurlu ve neşeli hale getirmeye çalışsınlar. Taşıdıkları yüklerden kurtulsunlar. Yalnız kalmasınlar. Sık sık aileleriyle, arkadaşlarıyla buluşup, yemek yesinler. Kalabalık sofralar iyileşmelerine yardımcı olacaktır.

– İyi de hocam bütün bu söyledikleriniz arasında en zor olanı şekeri kesmek… Bize bir yöntem söyleyebilir misiniz? Nasıl vazgeçebiliriz şekerden?

Tıpkı sigarayı bırakır gibi, birden bırakmanız lazım. Yoksa kolay değil. Ben hiç tatlıya düşkün bir adam değilimdir. Bir sene tatlı yemeyeyim, aramam… Ama şeker başka.  Çünkü küçükken annem alıştırdı. Eskiden insanlar şekeri çok faydalı diye düşünürlerdi ve sürekli şekerli su, şekerli süt verirlerdi çocuklarına. Aslında vücudun bu şekere hiç ihtiyacı yok. Vücut kendi şekerini, yani glikozu yakıt olarak üretir ve tüketir. Oysa siz onu ayrıca şeker olarak aldığınızda vücudunuza zarar veriyorsunuz. Çünkü şeker bildiğiniz zehir.

– Dolayısıyla kanserden uzak durmak için şekerden uzak durmak gerekiyor diyorsunuz…

Evet. Ben bütün kanser hastalarıma şekeri yasaklıyorum. Şekeri ben de çok zor bıraktım. Ama bağımlılıkları bırakmanın bir yolu var. Birden keseceksiniz. Aksi halde bırakamazsınız. Çünkü tıpkı sigara gibi, alkol gibi, şeker de bir tür bağımlılık yaratıyor insanda.

– Gerçekten de şeker bağımlılık yaratıyor mu?

Bağımlılık nedir? Bırakamamaktır. Şekersiz yapamıyorsunuz. Şimdi size bir şekersiz çay vereyim, tadını alamıyorsunuz, içmek istemiyorsunuz. Hastalarıma yasaklıyordum şekeri ama ben şekersiz çay içemiyordum. En sonunda bıçakla keser gibi kestim. Şimdi de şekerli çay içemiyorum. Ama bırakalı 1.5 yıl olmasına rağmen hâlâ şekerli çayın tadını arıyorum.

Çayınıza tarçınla tat verin

– Peki şekersiz çay içmeyi kolaylaştıracak bir yol var mı?

Çayı tatlandırmak için şeker yerine karanfil ya da tarçın kullanabilirsiniz. Demliğin içine bir çubuk tarçın atın. Hem çok hoş bir koku verir, çayınızı lezzetlendirir hem de kan şekerinizi dengeler.

– Günde 9 kesme şeker kullanılabileceği yönünde çalışmalar var…

Sıfır şeker en doğru şekerdir. Çünkü vücut şekeri sizin yediğiniz besinlerden kendi üretebiliyor.

– “İlaçsız Yaşam” kitabınızda kansere karşı koruyucu iki kür var. İkisi de çok basit ve kolayca yapılabilecek kürler… Biri domates, diğeri brokoli kürü. Peki bu kürler ne yapıyor da kanseri önlüyor hocam?

Domates bağışıklık sistemini destekleyen en önemli sebzelerden biri. İçindeki ‘likopen’ çok kuvvetli bir antioksidan. Kansere karşı koruyucu. Özellikle prostat, cilt, mide ve akciğer kanserlerinin görülme sıklığını belirgin şekilde azalttığı araştırmalarla gösterildi. Ayrıca domates bol miktarda C vitamini içeriyor. 3 adet orta boy domates sigara içmeyen yetişkinlerin günlük C vitamini ihtiyaçlarının tamamını karşılıyor. Tabii mevsiminde, doğal olarak tarlada yetişmiş, hormonsuz ve GDO’suz domatesler… Ayrıca likopen kalp hastalıklarından korunmada da son derece etkili.

– Domatesi zeytinyağıyla pişirmek faydasını artırıyor değil mi?

Doğru… Çünkü likopen yağda çözünen bir madde. Az miktarda zeytinyağıyla kısa süre pişirmek, domatesin içindeki likopen maddesinin açığa çıkmasını sağlıyor.

Brokoliyi haşlamayın

– Peki ya brokoli kürü?

Brokolinin içindeki ‘sulforafan’ maddesi güçlü bir antikanser madde. Özellikle kolon, rektum ve mide kanserlerinde koruyucu olduğunu gösteren pek çok çalışma mevcut.

– Peki en yüksek faydayı almak için brokoliyi nasıl tüketmeliyiz?

Brokoliyi haşlamak, içindeki etken maddelerin yarı yarıya kaybolmasına neden oluyor. Bu yüzden brokoliyi çiğ ve parçalanmış olarak tüketmek en faydalı yöntem. Eğer çiğ yiyemiyorsanız, o zaman buharda kısa süre pişirin, haşlamayın.

Sarımsağı döverek yiyin

– Neden çiğ yemek daha faydalı?

Brokolinin içindeki ‘sulforafan’ brokoli çiğ olarak parçalanınca açığa çıkıyor. Bununla ilgili bilimsel bir araştırma var. Brokoliyi üç ayrı şekilde hazırlamışlar. Bir çiğ olarak hazırlamışlar, iki buharda kısa süre pişirmişler, üç haşlamışlar… En az sulforafan haşlayınca kalmış… En fazla sulforafan çiğken parçalanınca ortaya çıkmış. Bu arada bir şeyi daha söylemekte fayda var; sarımsağın içindeki faydalı etken madde de dövülünce ortaya çıkıyor.

– İyi ama millet habire sarımsak yutuyor. Saçı çıksın diye…

Hayır, hiç etkisi yok. Aktarlar uyduruyor bunları. Sarımsak yutmuş da kimin saçı çıkmış Allah aşkına! Halk tıbbında sarımsak şunun için kullanılır; hani saçkıran olur, para para dökülür ya saç… Usturanın ucuyla saç dökülen yer kazınır. Sarımsak ortadan ikiye kesilir, dökülen yere sürülür. Niye? Çünkü iritandır sarımsak, yani tahriş eder orayı. Tahriş edince daha çok kan gelir oraya ve saçın çıkmasına yardımcı olur bu. Aslında saçkıran bir bağışıklık sistemi hastalığıdır, bağışıklığı dengelemek gerekir…

Armudun iyisini akıllılar yer!

– Kitabınızda çok hoşuma giden bir bilgiye rastladım. Diyorsunuz ki, akıllı insanlar armudun iyisini kendileri yer, ayılara bırakmaz… Neden?

Evet… Çünkü armut harika bir lif kaynağı, içinde pektin isminde çok önemli bir lif bulunduruyor ve bağırsakları mükemmel çalıştırıyor. Ayrıca iyi bir potasyum kaynağı. Bu özelliğiyle, tansiyonu dengelemeye yardımcı oluyor. Yani yüksek tansiyon hastalarının armut tüketmelerinde fayda var. Armut içinde kalsiyum, magnezyum ve C vitamini de bulunuyor. Yani güçlü bir antioksidan ve bağışıklık sistemini destekliyor. Ayrıca içinde iyot da bulunan ender meyvelerden. Dolayısıyla tiroit bezinin çalışmasına yardımcı oluyor.

– Peki ne kadar tüketmek gerekir?

Kabızlık problemi olanların ve hemoroit hastalarının günde bir armut tüketmelerinde fayda var.

Dr. Ümit Aktaş, ‘İlaçsız Yaşam’ kitabında romatoid artrit, MS, sedef, astım, diyabet, ülseratif kolit ve kanser gibi hastalıkların temel sebebini açıklayarak doğal tedavi yöntemlerini anlatıyor. Uygulayabileceğiniz pratik öneriler sunuyor… Bu kitap aslında bir hastalanmama ve hastalıklardan kurtulma kitabı! İçinde kansere karşı koruyucu kürler de var, ömrünüze ömür katacak tarifler de…

KANSERDEN KORUNMAK İÇİN…

Brokoli kürü

– 250 gram brokoli – 1 diş sarımsak – 1 limon

Sarımsağı havanda dövün. Brokoliyle birlikte mutfak robotuna koyun. Üzerine limonun suyunu sıkın, kabuklarını rendeleyin. Tüm malzemeyi mutfak robotunda parçalayın. Kapağı kapalı olarak 30 dakika bekletin. Her gün taze olarak hazırlayacağınız bu karışımı tüketin.

Domates kürü

– 1 tatlı kaşığı saf sızma zeytinyağı – 2 adet domates (hormonsuz, mevsiminde doğal yetişmiş) – 1 diş sarımsak

Domatesleri kabuklarıyla birlikte mutfak robotunda parçalayın.

Sarımsağı havanda güzelce dövün. Tavada zeytinyağıyla birlikte 2-3 dakika çevirin.

Bu kürü, domates mevsiminde günde bir kere tüketebilirsiniz.

http://haber.gazetevatan.com/Haber/534192/1/Gundem

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz