Magnezyum: Kayıp Mineralin izinde

0
4499

Magnezyum (Mg) insan vücudunda dördüncü (sodyum, potasyum ve kalsiyumdan sonra), hücre içinde ikinci sıklıkta (potasyum birinci) bulunan elzem bir mineraldir.

Yeşil yapraklı bitkilerin rengini veren madde klorofildir.  Bitki klorofil sayesinde güneşten aldığı enerjiyi kimyasal enerjiye dönüştürerek kullanır. Klorofil yapısındaki magnezyum sayesinde bu enerji dönüşümü sağlar. Eğer dünyada magnezyum olmasa idi, yaşamda olmazdı.

Toz halindeki magnezyum kolayca tutuşur ve parlak bir alevle yanar. Elektrikli fotoğraf makinesi flaşları çıkmadan önce, magnezyum yakılarak flaşlı fotoğraflar çekiliyordu.

Magnezyumun bitkilerdekine benzer şekilde insan vücudunda da önemli roller oynar. Hücre içindeki en önemli görevi enerjinin sentezi, depolanması, taşınması ve harcanmasındaki rolüdür. Hücre içi magnezyumu eksik olan insanların kronik yorgunluk duydukları ve enerji açlığından dolayı daha fazla yüksek kalorili (yağ ve şeker) besinlere yöneldikleri düşünülmektedir.

Erişkin bir insan vücudunda ortalama 25 gr magnezyum bulunur. Magnezyumun % 99 u hücre içindedir.  Daha önceki hipertansiyon yazımızda bahsettiğimiz gibi sağlıklı bir hücre içerisinde potasyumun fazla, sodyumun ve kalsiyum az olması gerekir. Bunu sağlayan hücrenin döner kapıları (Na/K ATP az pompası) vardır. Bu kapılar hücre içindeki sodyumu daima dışarıya atma, hücre içine potasyum alma yönünde çalışır. İşte bu kapıları çalıştıran jeton hücre içindeki magnezyum iyonudur. Eğer hücre içindeki magnezyum azalırsa bu kapı düzgün çalışmaz hücre içindeki potasyum azalır. Bu sefere hücre içinde potasyum yerine sodyum ve kalsiyum girer. Hücre sağlıksız hale gelir. Örneğin bu hücre bir damar hücresi ise, hücre içinde artan kalsiyum damarın büzülmesine ve hipertansiyon eğilimine neden olur.

Yeşil yapraklı bitkiler, tahıllar, fındık, baklagil ve çikolata magnezyum açısından zengindir. Sebzeler, meyveler, et ve balık orta düzeyde kaynaklardır. Gıdanın işlenmesi ve pişirilmesi magnezyum içeriğini kaybetmesine neden olur. Tarım ilaçları (Pestisitler), fosfor ve potasyumu yüksek dozda içeren gübreler, yüksek enerjili ve işlenmiş gıdalar ile beslenme, sigara, kronik stres, D vitamini eksikliği, alkol tüketimi, antiasit, diüretikler, antibiotik(tetrasklinler, aminoglikozidler) kullanımı günümüz toplumlarının önerilerin çok altında magnezyum alımına neden olmaktadır. Amerika gibi gelişmiş bir ülkede bile vücut için gerekenin ancak % 60-80 i alınabildiği bildirilmektedir.

Magnezyum için iyi bir kaynak su dur. Su ile magnezyum ihtiyacımızın % 10 unu karşılayabiliriz. Ancak burada da önemli bir sorun var: Magnezyum ve kalsiyum suya sertlik verir. Sert su pek sevilmez. Artıma cihazı reklamlarına bakarsanız suyu nasıl yumuşattığı (minerallerini ortadan kaldırdırması ile) ile övünür. Türkiye de satılan hazır sulara baktığımızda pek çok meşur markada magnezyum yer almadığını görürsünüz. Ülkemizde en sert su Pamukkale de bulunmaktadır.

Son yıllara kadar, Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenen Menba Suyu Yönetmenliği, menba suyu özelliklerinin başında, suların sertliğinin 0-10 (FSº) arasında olması şartına yer veriyordu. Alt sınırı yok. Buna karşın, Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) standartlarında bu değerler çok farklı olarak tanımlanmıştır. İçme suyunda, Avrupa Birliği Fransız sertlik değerinin minimum 15 (FSº), WHO da minimum 10 (FSº) sertlik derecesinde olmasını önermektedir. Maalesef güzel ülkem bu konuda da gol yemiş durumdadır.

Su meselesi önemlidir. Seelig ve Rosanoff isimli bilim adamları kadavralar üzerinde yapmış oldukları incelemelerde bazı kalp hastalarında magnezyum eksikliğini göstermişlerdir. Yaşadıkları bölgelerde magnezyum ve kalsiyumdan fakir (yumuşak) su içenlerde kardiyovasküler hastalığa yakalanma oranının anlamlı olarak arttığını göstermişlerdir.

Vücudumuzdaki magnezyumun % 60 ı kemikte depolanır. Kemiğin sağlamlığını sağlar. Oldukça iyi bir depoya sahip olan kemikler kolay kolay magnezyumu kana vermez, magnezyum eksikliğini karşılamada her zaman yetersiz kalır. Bu nedenle insanoğlunun her gün magnezyum ihtiyacını bir şekilde besinler ve su ile alması zorunludur. Ancak günümüzün modern yaşam ve tarım anlayışında bu ihtiyacı karşılamamamız mümkün değildir. Hemen aklınıza kan magnezyum düzeyime baktırayım cümlesi gelmesin. Serum magnezyumu vücuttaki magnezyumun % 1 inden azıdır. Serum magnezyum seviyesinin normal olması vücuttaki magnezyum deposunun yeterli olduğunu göstermez. Aslında hücre içi magnezyumu ölçmek gerekir.

    Tablo 1. Yaş ve cinsiyete göre günlük alınması gereken magnezyum ihtiyacı (RDA)

Kalsiyum; kasların kasılması, sinir uyarısı üretilmesi, pek çok hücresel salgının (insülin, nörotransmitter, gastrik asit) da kontrol veya tetikleyici faktör olarak rol alır. Magnezyum kalsiyum aktivitesini ve hücre hareketini kontrol eder hassas ayar verir. Bu bilginin klinikte pek çok yansıması vardır. Magnezyum eksikliği ile kas krampı (huzursuz bacak), tremor, kronik boyun ağrısı, premenstüel sendrom, gerilim tipi baş ağrısı ve migren ilişkilendirilmiştir.

Diyabet hastalarında magnezyumun önemli bir yeri vardır. Sürekli kan şekeri yüksekliği böbreklerden magnezyum kaybına neden olur. Magnezyum eksikliği diyabet hastalarında insülin direnci (insülinin hücre içinde görevini yapmamasına), hipertansiyon (hücre içinde kalsiyum artışı ile damar kas hücrelerinin kasılmasına ) ve kolesterol yüksekliğini şiddetlendirir.

Herhangi bir anlamlı stres vücuttaki magnezyum dengesini dramatik olarak etkiler. Akut ve kronik stres  idrarla magnezyum kaybına neden olur. Magnezyumun eksikliğinde stres hormonları abartılı olarak salgılanır. Anksiyete ve panik atağa neden olur.

Egzersiz hem stres etkisi ile hem de idrar ve terle magnezyum kaybına neden olabilir. Mg eksikliğinin fiziksel performansı düşürebileceği gösterilmiştir. Bu amaçla, son zamanlarda sporcuların performansını artırmak için Mg verilmesi önerilmektedir.

Magnezyumun gebelikte bebek üzerinde pek çok olumlu etkisi vardır. Fötüsün büyümesinde yavaşlama, preeklamsi ve prematüre doğum riskini azalttığı ileri sürülmektedir. Plasentanın kanlanmasını düzenleyerek bebeğin doğum ağırlığını olumlu olarak etkiler.

Randomize kontrollü çalışmalar(MagNET, ACTOMgSO4, MAGPIE, PREMAG, BEAM)  prematüre doğum için (<34 GH) riskli gebelerde verilen magnezyumun fetal beyin hücrelerinde koruma sağladığı, PVL ve serebral palsi riskini azalttığı gösterilmiştir.

Yeni yayınlanan bir çalışma da beyindeki kan beyin bariyerinin kendi moleküler saati olduğu ortaya konuldu. Kan beyin bariyerini oluşturan hücreler ilginç bir şekilde geceleri magnezyum kaybeder geçirgenlikleri artar. Yazar epilepsi ilaçlarının beyine daha rahat ulaşabilmesi için geceleri verilebileceği önerisinde bulunmaktadır. Sadece bu da değil. Magnezyum yetersizliğinin kan beyin bariyer geçirgenliğini artırarak beyinde çevresel toksik birikimlere neden olarak parkinson, otizm, multipl skleroz ve alzheimer hastalıklarının oluşumunu kolaylaştırdığına dair yayınlar bulunmaktadır.

Magnezyum dengesi kalsiyum ve potasyum dengesi ile ilişkilidir. Ciddi magnezyum eksikliğinde  magnezyum yanında kalsiyum ve potasyum düzeyleri de değerlendirilmelidir. Düzeltilemeyen potasyum eksikliğinde ciddi hipomagnezemi var mı diye mutlaka bakılmalıdır.

Magnezyum eksikliği tespit edilen hastaların mutlaka kullandığı ilaçlara bakılmalıdır. Bazı ilaçlar (mide ilaçları, idrar söktürücüler, antibiotikler, tansiyon ilaçları) idrarla magnezyum kayına neden olabilmektedir. Digoksin kalp yetersizliğinde kullanılan bir ilaçtır. Magnezyum eksikliğinde digoksin toksitesi oluşabilir. Yaşlılar idrar söktürücü, mide ilacı ve digoksini genelde bir arada kullanmaktadır ve hekimlerin magnezyum takviyesi verdiğini sanmıyorum.

Literatür incelendiğinde eklamsi, preeklamsi, ritim bozuklukları, akut astım atağı, migren atağı ve kronik kabızlıkta eksiklik olmasa bile magnezyum tedavisinin faydalı olduğu kabul edilmektedir.

Piyasadaki magnezyum preparatlarının çoğunun bağırsaktan emilimi azdır % 10 ile % 30 arasındadır. İlacı biraz artırırsanız ishal ve karın ağrısı oluşturabilir. Bu preparatlar magnezyum eksikliğini düzeltme amacı ile yapılmamıştır. Örneğin Mg sitrat böbrek taşı için, Mg salisilat romatoid artrit, Mg Mandelat idrar yolu antiseptiği, Mg hidroksit mide ilacı olarak kullanılır. Bu preparatlar içerisinde sadece iyonik magnezyum ve magnezyum glisinatın emilim oranı yüksektir ve ishal yapmaz. Magnezyum glisinatın depresyon tedavisinde etkili olduğuna dair yazılar mevcuttur.

İngiltere nin EPSOM kasabası epsom tuzu yüzünden sağlık turizminde ünlü yerlerden birisidir. Epsom tuzu deriden emilebilen bir çeşit magnezyum tuzudur. Bu tuz ile banyo yapmanın insanı sakinleştirici etkisi vardır. Merak ettim baktım: Epsom kasabasında ortalama ömür 86 yıl dır.

İlaç yerine magnezyum içeriği yüksek olan Bitter çikolata, avakado, balkabağı, keten ve chia tohumu, karabuğday, muz, lahana, ıspanak, hardal otu, turpu beslenmenize katabilirsiniz.

Sonuç olarak önerimiz: koyu yeşil yapraklı sebzeleri beslenmenizden eksik etmemeniz, yüksek enerjili ve işlenmiş gıdalardan uzak durmanız, içtiğiniz suyun magnezyum içeriğine bakmanız ve sert su tercih etmeniz, yukarıda bahsedilen hastalıklara sahipseniz ilaveten magnezyum takviyesi almanızdır.

Doç.Dr.Hasan Önal

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

Kaynaklar

  1. Dietary Magnesium: New Research. Editor: Andrew W. Yardley. Nova Science Publishers, Incorporated, 2008.
  2. New Perspectives in Magnesium Research: Nutrition and Healt. Editor: Yoshiki Nishizawa, Hirotoshi Morii, Jean Durlach, Spirnger, 2006.
  3. Marino PL. Calcium and magnesium in critical illness: A practical approach. In: Sivak ED, Higgins TL, Seiver A, eds. The high risk patient: Management of the critically ill.Baltimore: Williams and Wilkins, 1995;1183-95.
  4. Bohl CH, Volpe SL. Magnesium and exercise. Critical Rev Food Sci Nutr 2002;42:533-63.
  5. Payandeh J, Pfoh R, Pai EF. The structure and regulation of magnesium selective ion channels. Biochim Biophys Acta. 2013; 1828:2778–2792.
  6. Romani, A. Magnesium in Health and Disease. Springer Science and Business Media Dordrecht; 2014.
  7. Zhang, Shirley L. et al. A Circadian Clock in the Blood-Brain Barrier Regulates Xenobiotic Cell, DOI: https://doi.org/10.1016/j.cell.2018.02.017

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz