6.2 C
İstanbul
Çarşamba, Aralık 11, 2024

spot_img

Mısır şurubu savaşları

Gıda sanayi son yıllarda çok karlı bir alanı keşfetti. Çocuklar. Gofreti, kolası, boyalı meyve suları, şekerli ekşimeyen yoğurtları ve büyüten ya da zihni açan! paketlenmiş yiyecekleri ile bütün çocuklarımız seker bağımlısı yaptılar. Televizyonlarda 3-4 reklamdan biri çocuklara yönelik şekerli gıdalar ile sürekli insanları beyinlerini yıkıyorlar.

.

Çocukların nerdeyse hiç biri doğru dürüst taze sebze ve meyve yemiyorlar. Bu nedenle vitamin ve mineral yetersizlikleri çok yaygın. Şeker öyle bir zehir ki her markette, bakkalda satılıyor. Bütün diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor. Hatta bu beyaz zehir çocuklara yediriliyor.

Bu yetmiyormuş gibi gıda sanayicileri son yıllarda en ucuz şekerin peşine düştüler. Artık çay şekeri (sükroz) yerine ondan çok daha ucuz olan mısır şurubunu kullanıyorlar. Mısırdan da şeker yapılır mıymış demeyin. Belki farkında değilsiniz mısır şurubu çok uzun zamandır midemizde. Ketçap, toz kahve kreması, bisküvi, kola, gazoz, şekerleme, meyve suyu, hazır çorba, çikolata, gofret, puding, hazır kek üretiminde, şekerden daha ucuz olduğu için mısır şurubu kullanılıyor.

Bultenimizin bu sayısında iki yıl kadar önce Tijen İnaltong’un 30.4.2005 tarihli Radikal Cumartesi’de yayınlanan “Kolacılara teşekkür mü edecektim?” yazısını okuyacak ve yine şaşıracaksınız. Şimdi mısır şurubunun ne olduğuna, biraz daha yakından bakalım.

“Kolacılara teşekkür mü edecektim?”

Geçtiğimiz haftalarda kolacılar arasında bir savaş yaşandı. “Anneee, Ali topumu vermiyooo!” şeklinde basına yansıyan savaşta birbirlerini bakanlıklara mı şikâyet etmediler, araya büyükelçiler mi girmedi… Dertleri daha çok kazanmaktı aslında, ‘haksız kazanç’ şikâyetlerinin nedeni buydu. Ülker, mısır şurubu imalatı için 35 milyon dolarlık yatırım yapmış. Böylece kendi mısır şurubunu üreterek daha çok kâr ediyormuş! Amerikalı kolacılar da mısır şurubu üretmek için izin istemiş, ancak kota dolduğu için onay çıkmamış. Savaş da bu yüzden patlak vermiş. Onlar mısır şurubu için birbirlerine girmeseler bu araştırmayı geciktirecektim. Kendilerine saygı, sevgi ve hürmet sunup şu paylaşılamayan tatlı sıvıyı tanıyalım.

Mısır şurubu kavram olarak hayatımıza yeni girmiş olabilir ama yediklerimizle, çok uzun zamandır midemizde. Ketçap, toz kahve kreması, bisküvi, kola, gazoz, şekerleme, meyve suyu, hazır çorba, çikolata, gofret, puding, hazır kek üretiminde, şekerden daha ucuz olduğu için mısır şurubu kullanılıyor. ABD’li yazar Michael Pollan, ortalama bir Amerikan marketinin raflarında bulunan 45.000 ürün içinden dörtte birinin “mısır” içerdiğini söylüyor.

Mısırdan ‘yüksek früktoz içerikli mısır şurubu’ yapımı 1970’lerde başlamış. 1980’lerde yılda 3 milyon ton olan üretim, 1995 yılında 8 milyon tona yaklaşmış. Mısır şurubu, mısır nişastasının glükoz elde etmek üzere işlemden geçirilmesiyle elde ediliyor. Ardından glükoz früktoza dönüştürülüyor.

Aslında süreç epey karmaşık. Mısır nişastasını parçalamak için üç enzim kullanılıyor. Mısır nişastasının polisakarit adı verilen daha kısa şeker zincirlerine dönüştürülmesi için alfa amilaz devreye giriyor. Alfa amilaz, endüstriyel olarak Bacillus familyasına mensup bir bakteriden üretiliyor. Bir sonraki işlem, şeker zincirinin glikoamilaz adlı enzimle parçalanması. Glikoamilaz ise Aspergillus adlı mantardan üretiliyor. Üçüncü enzim, glükoz izomeraz, çok pahalı bir madde. Onun görevi ise glükozu yaklaşık yüzde 42 früktoz ve yüzde 50 – 52 oranında başka şekerlerle karışık glükoza çevirmek.

Mısır şurubu elde etmek için iki aşama daha var. Karışımı yüzde 90 früktoza çeviren sıvı kromatografi işleminden sonra, sıvı yaklaşık yüzde 55 früktoz yoğunluğuna gelene kadar ilk elde edilen maddeyle karıştırılıyor. İşte gıda endüstrisinde kullanılan yüksek früktoz içerikli tatlandırıcı bu.

Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerle aynı tatta ve yapımı karmaşık olmakla birlikte daha ucuz ve taşınması daha kolay. Bu da gıda üreticileri için daha düşük maliyet ve daha yüksek kâr anlamına geliyor. Mısır şurubu, tatlandırıcı içeren çoğu gıda maddesi (reçel, çiklet, bisküvi, şerbetli tatlılar), gazoz ve meyve sularında kullanılıyor. Bugün ciddi boyutlara ulaşmış olan mısır şurubu endüstrisinin yüzde 85’i, aralarında Cargill’in de bulunduğu dört büyük firmanın tekelinde. Ayrıca yapımında kullanılan mısırların neredeyse tümü genetik mühendisliği harikası! Yani pek iç açıcı bir tarihçesi yok ürünün.

Meyvede bulunan früktoz maddesini içerdiğinden mısır şurubunun şekerden daha sağlıklı olduğu düşünülebilir. Ancak Amerikan Tarım Dairesi’nden (USDA) Dr. Meira Field’a göre bu yanlış bir kanı. Dr. Field ve arkadaşlarının konu ile ilgili çalışmasında bir grup fareye yüksek oranda glükoz, diğer gruba ise früktoz veriliyor. Glükoz grubunun sağlığı bozulmazken, früktoz grubundaki erkek farelerde (dişiler erkekler kadar etkilenmese de sağlıksız doğum yapmışlar) kansızlık, yüksek kolesterol ve kalp büyümesi görülmüş. Dr. Field, “Uzmanlar, früktozun diyabet hastaları için şekerden daha iyi olduğunu düşünür, ancak vücuttaki her hücre glükozu metabolize edebilirken früktoz sadece karaciğerde metabolize olur. Yüksek dozda früktoz verdiğimiz farelerin karaciğeri alkoliklerin karaciğerine benziyordu,” diyor.

Mısır şurubu şekerden daha yüksek oranda früktoz içeriyor. İlginçtir ki, çocukları hedefleyen pek çok gıda maddesi ve içecekte kullanılırken bebek mamaları mısır şurubu içermiyor. Linda Joyce Forristal, mısır şurubu kullanmadıklarına göre bebek maması firmalarının bizim bilmediğimiz birşeyler biliyor olduklarını düşünüyor! Bu yazıyı çocuklarınızı ve kendinizi neyle beslediğinizi görüp bir kere daha düşünün diye yazdım. Boyalı gazoz firmalarının derdi kârlarını katlamak, ya sizinki?

(Dr. Joseph Mercola’nın 11 Mart 2003’te Washington Post’ta yayınlanan makalesiyle Price Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Linda Joyce Forristal’ın bir makalesinden yararlanılmıştır.)

Tijen İnaltong

“Kolacılara teşekkür mü edecektim?” 30.4.2005 Radikal Cumartesi

http://www.iyibilgi.com

10 Kasım 2006


Editörün notu

Gıda sanayi son yıllarda çok karlı bir alanı keşfetti. Çocuklar. Gofreti, kolası, boyalı meyve suları, şekerli ekşimeyen yoğurtları ve büyüten ya da zihni açan! paketlenmiş yiyecekleri ile bütün çocuklarımız seker bağımlısı yaptılar. Televizyonlarda 3-4 reklamdan biri çocuklara yönelik. Şekerli gıdalar ile sürekli insanları beyinlerini yıkıyorlar. Çocukların nerdeyse hiç biri doğru dürüst taze sebze ve meyve yemiyorlar. Bu nedenle vitamin ve mineral yetersizlikleri çok yaygın.

Daha önce çocuklarda görmediğimiz Tip II diyabetin görülme yası 10’un altına indi. Yaşlılarda görülen osteoporoz artık gençlerde görülüyor. Hiperaktivite-depresyon-otizm adeta Bermuda üçgenine dönüştü. İçine düşen zor kurtuluyor. Sadece bunlarla kalmıyor. Aşağıda gördüğünüz ve çok sık rastlanan hastalıkların da temel nedeni aşırı şeker tüketimine bağlı metabolik sendromdur.

Son iki yüzyıldır şeker tüketimi nasıl arttı?

İngiltere’de 1815 de 5 kg civarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970de 50 kg’ın üzerine çıkmıştır. 1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat, 15 kg daha fazla tatlandırıcı madde ve 30 kg daha fazla unlu mamul tüketmişlerdir (U.S.D.A. Economic Research Service).

Anadolu’da ise çay şekeri tüketimi o kadar azdı ki, Cumhuriyet döneminde şeker fabrikalarının açılması heyecan yaratmıştır. Ellili-atmışlı yıllarda bile şeker o kadar kıymetli ve az bulunurdu ki misafirliğe gidildiğinde hediye olarak 1-2 kg toz şeker götürülürdü. Günümüzde ise tam bir unlu-şekerli gıda yeme çılgınlığı mevcuttur.

İngiltere’de yıllar içindeki çay şekeri tüketiminin artışı (kg/yıl). Cleave TL. The saccharine disease. Bristol, United Kingdom: John Wright & Sons, Ltd, 1974;1974:6-27

Alınabilecek tedbirler

  • Çocuklara yönelik yiyecek reklamlarının yasaklanmasının sağlanması
  • Bu tip ürünlerin reklamlarına destek olan vakıf, dernek, kurum gibi kuruluşları sağlık bakanlığına ve Türk Tabipler Birliğine şikayet edilmesi.
  • Paketlenmiş gıdaların mümkün olduğunca tüketilmemesi
  • Unlu ve şekerli diğer gıdaların tüketiminin kısıtlanması
  • Okul ve çocuk yuvalarının yemekhane ve kantinlerinde paketlenmiş gıda verilmesinin yasaklanması
  • Muayenehanelerden çocuklara bedava yoğurt dağıtımının engellenmesi: Yoğurt firmaları birçok çocuk doktorunun muayenehanelerine buzdolapları koymuşlar. İçleri tıka basa bedava sekerli yoğurt ile doldurmuşlar. Bu doktorlar adeta uyuşturucu tacirlerinden aldıkları uyuşturucuların kuryeliğini yapıyorlar. Bu doktorları lanetleyin!. Çünkü uyuşturucu tacirlerinden bir fakları kalmadı artık. Sevindirici olan nokta her çocuk doktorunun bunu yapmaması

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bağlı Kal

6,834BeğenenlerBeğen
1,577TakipçilerTakip Et
0AboneAbone Ol

Son makaleler